TÜDEF : “Aracı vurguncunun karı katlanarak artıyor”

260

TÜDEF : “ Ülkemizde yoksulluk açlık sınırına dayandı. Salgının yükü işsizin, emeklinin ve esnafın sırtına yıkıldı”

TÜDEF : “ 9 bin 13 lira olan yoksulluk sınırı gelecek aylarda 10 bin liraya dayanacak “

TÜDEF : “Korona dünyada etkisin sürdürürken İşçiler Göz Göre Göre Ölüme Gönderiliyor”

TÜDEF : “Kapama döneminde de adalet sağlanamıyor Üretim, imalat tesisleri, narenciye, paketleme, depolar, inşaat faaliyetleri ve bu yerlerde çalışanlar, çalışmalarına devam edecekler, ölecekler, evlerine ölüm virüsü getirecekler.”

TÜDEF : “Küresel salgının işçiler üzerindeki sağlık ve ekonomik etkisi, diğer çalışan kesimlere göre daha büyük.”

Kısa adı TÜDEF olan Tüketici Dernekleri Federasyonu tarafından yayınlanan 1 Mayıs bildirisinde, ülkemizde yoksulluğun hızla arttığı ve salgının yükünün işçi ve emekçinin, emeklinin, esnafın ve işsizlerin sırtına yıkıldığı belirtilerek, ülkenin en zenginlerinin kazançlarının katlanarak arttığı vurgulandı.

TÜDEF bildirisinde, bir iki ay içinde 4 kişilik ailelerin şu anda 2 bin 767 lira olan açlık sınırının 3 bin liraya, şu anda 9 bin 13 lira olan yoksulluk sınırının ise 10 bin liraya ulaşacağını belirterek, 2 bin 825 lira olan asgari ücretin artık açlık sınırını bile karşılamadığını belirtildi. 

TÜDEF, Korona salgınında yine aracıların haksız fiyat artışları uyguladığını ve karlarına kar kattıklarını tam kapanmadan önce zincir marketlerde 7 lira olan domatesin üç gün içinde 14 liraya ulaştığı, piyasanın denetlememesi nedeni ile tüketicilerin mağdur edildiği belirtildi.

TÜDEF, bildirisinde şu görüşlere yer verildi.

“TÜDEF olarak tüketici koruma şemsiyesinin altında olmaya en çok ihtiyaç duyan işçi ve emekçilerle her daim omuz omuza olduğumuzu duyuruyor ve işçi ve emekçilerin bayramlarını kutluyoruz. Yaşasın 1 Mayıs İşçinin ve Emekçinin Bayramı.

1 Mayıs öncesi tam kapanmaya geçilen (!) bugünlerde DİSK-AR’ın çalışmasına göre Türkiye’deki istihdamın yaklaşık %61’i (16,4 milyon) kapanmadan muaf ve %22’si (6 milyon) de kapanmadan kısmen muaf durumda. Sadece %17 (4,4 milyon) çalışan tam kapanma kapsamındaki sektörlerde çalışıyor. Tüm toplumun sağlığı ve hayatının devamı için gerekli olduğu (!) açıklanan bu sektörlerde 22,4 milyon işçi ve emekçi risk almaktadır. 

Dünya vaka sıralamasında 6’ncı sıraya yükselen Türkiye’de işçi ve emekçilerin aldığı bu riski bu dönemde karına kar katan işverenin üstlenmesi gereklidir. Ya tüm çalışanların acilen aşılanması ve çalışanların aşılanmasının maliyetinin işverenlerce karşılanması ve aşı yapılamayan işçinin ücretli izinli sayılması ya da bu amaçla sermayenin vergilendirilmesi ve işçi ve emekçilerin aşılanmasının bu sermaye vergisi ile oluşturulacak fon üzerinden karşılanması uygulaması hayata geçirilmelidir.

Ayrıca, kapanmadan muaf olmayan 4,4 milyon işçi ve emekçi ile bağımsız çalışan esnaf kesimi serbest meslek sahipleri yaşamı döndüremeyecek noktaya doğru gitmektedir. 

Pandemi sürecinde çalışmanın devam etmesi sayesinde kazancına kazanç katan büyük şirketlerin ve finans kuruluşlarının, halkın bu ekonomik anlamda en zor durumda olan kesiminin yükünü karşılaması gerekir. Bu amaçla da sermaye ve finans sektörü acilen vergilendirilmelidir.

İşten çıkarma yasağının tüm istisnalarının kaldırılması ve çalışırken hastalığa yakalanan başta sağlık emekçileri olmak üzere tüm emekçiler için iş kazası ve meslek hastalığı olarak kabul edilmesi gerekmektedir. Ücretsiz izin dayatmasına son verilmesi için, tüm işçilerin en az asgari ücret kadar Kısa Çalışma Ödeneği desteği alabilmesi sağlanmalıdır. Salgın özellikle çalışan kadınlarımızın işsiz kalmasına ev kadınlarının ise ev içi iş yükünü arttırmaktadır. Tüm bu nedenlerle salgın süresince giderek artan açlık ve yoksulluk sınırları ile bir nebze olsun baş edebilmek amacı ile asgari ücretin üzerindeki vergi yükü kaldırılarak brüt ücretin net olarak ödenmesi gerekmektedir.”

TÜDEF bildirisinde “Türkiye’de gıda fiyatlarının artmasının önlenmesi için, tarımsal üretimde mutlaka merkezi planlamaya gidilmesi, arz talep dengesine göre fiyatların oluşmasında patates ve soğan örneğinde olduğu gibi dengesizliklerin yaşanmaması gerekiyor. Türkiye önümüzdeki yıllarda beklenen gıda krizi nedeniyle, Mega projelerinden vazgeçerek, başta buğday ve bakliyat olmak üzere tarımsal üretimde bulunan çiftçilerine mazot, gübre ve kredi desteği vermelidir” görüşü yer aldı.

Tüketici Dernekleri Federasyonu TÜDEF 1 Mayıs bildirisinde küresel ısınmanın ve karbon salınımının bir an önce durdurulması gerekmektedir denilerek “Dünyanın yeni küresel liberalizm adı altında çok uluslu ilaç ve gıda tekellerinin insafına bırakıldığını görüyoruz. Korona aşısı patentlerinin diğer uluslara da açılması, aşıdan kazanılan paralar ile yoksul ülkelere aşı yardımı yapılmasını istiyoruz. Aksi takdirde giderek daha bulaşıcı hale gelen korona virüs veya gelecekteki yeni virüs salgınları ile mücadele etmek mümkün olmayabilir.” görüşüne yer verildi.  

TÜDEF ayrıca “Birleşmiş Milletler Tüketici Evrensel Haklarından olan sağlık hakkını hayata geçirilmesi için mücadele eden bir federasyon olarak tüm dünyada aşıların maliyetlerinin kamu kaynaklarından karşılanması ve aşının tüm insanlar için ücretsiz hale getirilmesi amacıyla, uluslararası tüketici örgütleri ile ortak hareket etmek için çalışmalara başladıklarını” ifade etti ve son olarak “YAŞASIN EMEK VE TÜKETİCİ MÜCADELESİ GÜÇ BİRLİĞİ, YAŞASIN 1 MAYIS” diyerek basın açıklamasını sonlandırdı.