Tüketici Dernekleri Federasyonu TÜDEF Genel Başkanı Aziz Koçal:
“Tüketicinin kazanılmış hakkını pazarlık konusu yaptırmayın, arabulucuya kazanç sağlayan, tüketiciyi mağdur eden, satıcı ve sağlayıcıyı koruyan tüketici uyuşmazlıklarında dava açma şartı olarak getirilmek istenen arabuluculuk yasa tasarısına 83 milyon tüketici adına hayır oyu kullanın”
Tüketici Mahkemelerinde görülen uyuşmazlıklarda dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak getirilen yasa tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisi Adalet Komisyonunda kabul edilerek Genel Kurula sevk edilmiştir.
Ülkemizde arabuluculuk, Mahkemelerin iş yükünü azaltmak için bir yol olarak kullanılmakta ve “zorunlu/dava şartı” arabuluculuk düzenli bir şekilde teşvik edilmektedir. Arabulucuya avukatla gitme zorunluluğu olmayıp, bu da taraflar arasında her zaman bir eşitsizlik meydana getirebilmektedir.
Tüketici Mahkemelerinde dava açacak olan tarafların biri güçsüz olan tüketici, diğeri ise güçlü olan satıcı veya sağlayıcıdır. Dolayısı ile dava açma şartı olarak arabulucuya gidildiğinde ekonomik ve temsil anlamında güçsüz olan tüketicinin kazanılmış hakları, güçlü olan ve temsili avukatları aracılığı ile sağlanacak olan satıcı ve sağlayıcı tarafından pazarlık konusu yapılarak, hak kaybına neden olacaktır. Arabuluculuk, tüketicinin hak arama sürecini uzatacak, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun ile kazanılmış hakkını arabulucu masasında pazarlık konusu yapacaktır.
Arabuluculuğun zorunlu hale getirilmesinin gündeme geldiği günden bugüne kadar Tüketici örgütleri olarak Tüketici Hukukunda arabuluculuğun olamayacağını, uygulanması halinde çeşitli hak kayıplarının olacağını ifade etmemize rağmen, güçlü olan arabuluculuk lobisi bu yasa tasarısının meclise getirilmesini sağlamıştır.
Arabuluculuğa benzer yöntemlerin Tüketicinin dava aşamasına gelene kadar uygulanmakta olup, Avukatlık kanununda da benzer uygulama vardır. Neden tüketici hukukunda arabuluculuk dava açma şartı olarak aranmamalı.
1- 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında kanun da Uyuşmazlık doğması durumunda, Tüketicinin hakları ilgili maddeler ile hüküm altına alınmıştır. Kazanılmış haklar üzerinde ikinci bir pazarlık yapılamaz.
2-Tüketici satıcı ve sağlayıcı ile yaşadığı uyuşmazlıkta öncelikle sorunu ilgili yasal düzenlemeler çerçevesinde karşı tarafa bildirmekte ve yine ilgili yasalar çerçevesinde sorunun çözülmesini talep etmektedir. Çözülmez ise herhangi bir tüketici derneğine giderek, yaşanan sorunun içeriği ve çözümleri ile ilgili gerekli danışmanlık hizmeti alınarak, ikinci bir bildirim yapılmakta ya da tüketici örgütü tarafından satıcı veya sağlayıcı aranarak, tüketicinin yasal hakları anlatılarak mağduriyetin giderilmesi talep edilmektedir. Tüketici uzlaşı yönü ile uyuşmazlığı yargıya taşımadan çözülmesini için gerekli uğraşıyı vermektedir. Satıcı ve sağlayıcı buna yanaşmaz ise uyuşmazlık yargıya taşınmaktadır.
3-Avukatlık Kanunu’nun 35/A maddesi, taraf avukatlarına, uyuşmazlık ile ilgili taraflara uzlaşı çağrısı yapma yetkisi vermektedir.
4- HMK. Gereği mahkemelerde de taraflara sulh olup olmayacakları sorulmakta, sulh olmak (anlaşmak) istedikleri takdirde hakim tarafından makul bir süre verilmektedir.
5- Tüketici Hukukunun temel yaklaşımı, hukuka aykırı tüketici işlemi yapanın “cesaretini kıracak” önlemleri almaktır. Yani uyuşmazlığın doğmasını engellemektir. Getirilmek istenen Arabuluculuk sistemi, ise tam tersine tüketiciyi mağdur eden, tüketici hakkını gasp eden satıcı ve sağlayıcının cesaretini artıracaktır.
6-Tüketici işleminde güçsüz olan tüketici tarafının korunması Anayasal bir haktır. Anayasanın 172.maddesi gereği, “devlet tüketiciyi korumak ve koruyucu tedbirleri almak zorundadır” bu bir tavsiye değil, Anayasal görevdir.
Kısacası uyuşmazlığın her aşamasında taraflara anlaşma imkanı tanınmışken arabulucu müessesesine ihtiyaç yoktur.
Ülke olarak, corona virüsü tehdidi altında bulunduğumuz bu günlerde, virüsün yayılmaması için alınan tedbirler nedeniyle ekonomik anlamda da zayıf düşen tüketicileri güçlendirecek yasal düzenlemeler bekler iken, tam tersi mağdur olan tüketicinin kazanılmış haklarına bir darbede TBMM anayasa komisyonundan gelmiştir. Biz tüketicileri zayıf düşüren kazanılmış haklarımızı pazarlık masasına taşıyan yasa teklifine evet oyu veren millet vekillerini asla unutmayacağız.
TBMM gündemine gelerek görüşülecek olan yasa tasarısı için vakit henüz geç değildir, 83 milyon tüketicinin oyları ile yetkilendirilmiş milletin vekillerine sesleniyoruz, tüketicileri mağdur edecek yasa teklifine evet oyu vermeyin.
Kanunun gerekçesi olan mahkemelerin iş yükü, tüketici ile satıcı, üretici ve sağlayıcıların bilinçlendirilmesi, tüketici örgütleri ve Tüketici Hakem Heyetlerinin güçlendirilmesi ile Tüketici Mahkemelerinin ihtisaslaştırılmasından geçer. Arabuluculuk mecburiyeti tahmin edildiği gibi mahkemenin yükünü azaltmayacaktır.
Tüketici Mahkemelerinin iş yükü azalacak diye yasa teklifine oy veren sayın vekillere sormak isteriz, arabulucuda tüketici sorunları çözülemez ve hepsi mahkemeye taşınır ise yük artar mı? Azalır mı? Bariz örnekten bir tanesi, Yıllardır mağdur olan çözüm için halen yasal bir düzenleme yapılamamış devre mülk ve konut mağdurlarının sorunumu arabulucu masasında çözülecektir.
Tüketici hukukunda dava açma şartı olarak getirilmek istenen arabuluculuk sistemi tüketiciyi mağdur eder, arabulucuya kazanç sağlar, satıcı ve sağlayıcıyı korur.