Nihat Altay // Tüketici Hak Arama Derneği Genel Başkanı
İnsanlarımız geleneksel Anadolu ahlakından uzaklaşmaya başladı. En medeni geçinenlerimiz de bile trafik kurallarına uymayanlar var. Yayalara yol vermeyi, saygıyı zül addetiyorlar. Çevreye, kadına, çocuklara, sokak hayvanlarına hoyrat ve saygısız davranmanın ardı arkası kesilmiyor. Öyle bir dönem geçiriyoruz ki herkes kendince haklı. Tefecilik yapanlar dahi yaptıkları işi, bakkal gibi, manav gibi ticaret görerek para satmalarına “haram değil, emek harcıyoruz” diyorlar. Çalıştığı iş yerinde bir vakit namaz için 3 saat zaman geçiren ve o süreçte çalışması gerekirken uyuyan da “bu izinler benim hakkım” diyor. Sanatkarların çoğunda “aldığım her ücret mubahtır” anlayışı hakim. İçki içmeyi günah olarak görenler, haram lokmayı görmezden geliyorlar. Kendi kazdığı kuyuya düşenler bile kendisini Hz. Yusuf ilan ediyor. Anlayacağınız her birey kendilerince haklı. Asıl ilginç olan ise herkes çıkarlarına göre fetva veren bir hoca bulmuş, kendi kendilerini teselli ederek helal kazandıklarını sanıyorlar. Bu kişilerin büyük bir kısmı namaz kılıyor ve günahkar gördüklerine “namaz kılmayan cehennem kütüğüdür”, diyorlar. Bu sorunların muhafazakar, milliyetçi, laik olmakla alakası yoktur. Bu sorunlar ahlak sorunudur.
Gençler okumak, bilgi ve tahsil sahibi olmak yerine torpil aramak derdindeler. Çünkü ehliyet ve liyakat sahibi olanlara iş, makam verilmiyor. Geçtiğimiz günlerde basına ve sosyal medyaya yansıyan Pamukkale Üniversitesi Rektörünün yaptıkları ortada! Daire başkanlığı kadrosu için eşine özel ilan çıkarıp açılan ilanın kriterlerini karşılayan ve başvuran tek kişinin Rektör’ün eşinin olması olayını hayretle karşıladık. YÖK soruşturma başlatarak Rektör’ü görevden aldı. Ancak ülkemizin genel durumu böyle. Siyaset, cemaat, STK, medya, holding, KİT, BİT hepsi aynı. İşe uygun kişi değil, kişiye göre iş aranıyor. Bir eve misafirliğe gitmiştim, seccade yerde, duvarlarda ayetler, masada Kuranı Kerim. Televizyon açık, izlenen kanal Halk TV. Tanıdığım kişi solcuları, Kemalistleri hiç sevmez. Sordum; “muhafazakar birisin neden Halk TV’yi izliyorsun”!? Verdiği cevap; “torpil, adam kayırma, maddi sıkıntılar”. Bakmayın siz Oruç Reis’in saha çalışmasına, Ayasofya’ya, Libya’ya, Azerbaycan’a verilen desteğe. Türk halkı olması gerekeni yapıyor. Ancak İnsanların geneli mutsuz, gidişattan kaygılı. Pandemi sürecinin yarattığı ekonomik buhran, işsizlik, hastalanma korkusu tedirginliği daha çok artırıyor.
Sadece yöneticiler de hata aramak doğru değil. Sağı solu arayıp, torpil telaşına düşerek helal kazanacağı işlerine haram katmak için çaba gösterenler; torpil ile gelen iş, aş, makamın haram olduğunu çok iyi biliyorlar. Çünkü kendisi oraya girerse başka birinin hakkını gasp etmiş olacak. Toplumun inancında, kültüründe, örfünde aşırı bir değişiklik yaşanıyor. Dün Ak Parti için çekinmeden canımı veririm diyenin, bir isteği karşılanmayınca ani bir manevra ile en sert muhalif olabiliyor. Bu nedenle pek çoğunun derdi dava, vatan, millet değil. Menfaat ve çıkar ilişkisidir. Ülkemizde, yukarıda yazdığım kişilerin sayılarının azımsanmayacak kadar fazla olduğunu belirtmek isterim.