Turhan Çakar // Tüketici Hakları Derneği (THD) Genel Başkanı
- Salgında işsiz, yoksul, çaresiz anne sayısı arttı.
- Yokluktan tencere kaynatamayan anneler depresyonda!..
- Yoksulluğun, işsizliğin arttığı salgında annelerin ruh sağlığı daha da bozuldu.
- Anneler günü ticarileştirildi.
- Türkiye’de 4,8 milyon anne açlık sınırının altında, 14 buçuk milyon anne ise yoksulluk sınırının altında yaşıyor.
- Çalışan ve çalışmayan annelerin çoğu mutsuz.
- Anneler, cumhuriyet döneminin en ağır koşullarını yaşıyor.
- İşçi ve emekçi annelerin ezici çoğunluğu sendikasız, önemli bir kesimi ise kayıt dışı ve güvencesiz çalışıyor.
- Çalışan emekçi anneler üzerinde baskı ve sömürü artmıştır.
- Anneleri hasta, umutsuz, mutsuz ve çaresiz bırakan bu düzen değişmelidir.
- Anneler günü ticarileştirilmekten kurtarılmalıdır.
Tüm dünyada ve ülkemizde mayıs ayının 2.haftasındaki pazar günü, Anneler Günü olarak kutlanmaktır. Ancak, ülkemizde annelerin sorunları gündeme getirilmemektedir. Özellikle de korona salgını döneminde ülkemizdeki sorunlar ve koşullar dikkate alındığında, annelerin durumunun zor olduğu görülmektedir.
Salgının yaşandığı ülkemizde işsiz, yoksul, çaresiz anne sayısında artış görülmektedir. Yokluktan, yoksulluktan, işsizlikten tencere kaynatamayan anneler depresyona ve strese girmektedir.
Ekonomik, sosyal nedenlerden ve sorunlardan dolayı, zaten, ülkemizde annelerin önemli bir kesimi ruhsal yönden bunalım yaşıyordu. Yoksulluğun, işsizliğin arttığı salgın döneminde ise bu olumsuz koşullara mahkûm olan annelerin ruh sağlıkları daha da bozulmuştur. Annelerin mutsuzluğunu arttıran ve depresyona iten bir başka sorun ise; meslek, eğitim, yaş ve deneyim olarak gerekli koşulları taşıyan evlatlarının işsiz kalmasıdır.
1914 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde, 1955 yılından beri ise ülkemizde kutlanmaya başlanan Anneler Günü ticarileştirildi. Artık, Anneler Günü şirketlerin karlarını arttırmak için bir rant ve ticari araç olarak kullanılıp, istismar edilmektedir.
Ülkemizde 24 milyon dolayında anne olduğu dikkate alındığında; 4,8 milyon annenin açlık sınırının altında, 14 buçuk milyon annenin ise yoksulluk sınırının altında yaşadığı anlaşılmaktadır.
Bugünkü koşullarda, özellikle de yaşadığımız salgın döneminde; ülkemizde hem çalışan hem de çalışmayan annelerin çoğunluğunun mutsuz olduğu anlaşılmaktadır. Bugünkü olumsuz koşullarda; anneler, cumhuriyet döneminin en ağır koşullarını yaşamaktadır.
Bugün, Türkiye’de çalışma şansını yakalayan işçi ve emekçi annelerin ezici çoğunluğu sendikasız, önemli bir kesimi ise kayıt dışı ve güvencesiz çalıştırılmaktadır. Çalışan emekçi anneler üzerinde baskı ve sömürü artmıştır.
Annelerin yaşadığı, sıkıntı çektiği bu olumsuz ve zor koşullar, sorunlar, haksızlıklar, baskılar sürdürülemez. Bu nedenle, anneleri hasta, umutsuz, mutsuz ve çaresiz bırakan bu düzen değişmek zorundadır.
Anneler Günü, annelerin sorunlarının tartışıldığı, çözüm arandığı, gerçekten karşılıksız sevgi ve saygı ile kutlandığı bir gün olmalıdır. Anneler Günü, ticarileştirilmekten, bir rant aracı olarak kullanılmaktan, istismardan kurtarılmalıdır.
Basınımıza, kamuoyuna, ilgili ve yetkililere saygıyla duyurulur.