Büyümek istemiyorlar çocuklar

269

Jale Yanılmaz

-Sen ölecek misin baba?

-Evet, ama ancak yaşlanınca.

-Ben de yaşlanacak mıyım?

-Evet

-Her gün ölmekten korkuyorum. Keşke hiç yaşlanmasam, o zaman ölmem değil mi?…

Hikaye tamamlama testine tabi tutulan bir grup küçük çocuğa, okudukları masaldaki perinin ağzından, büyümeyi mi yoksa hep, hatta sonsuza dek küçük olarak kalmayı mı istedikleri soruldu. Çocukların, büyümek, güçlenip etkili olmak için sabırsızlandıkları yaygın inancının aksine, yüzde otuz beşi hep küçük kalmayı istediklerini söylediler. Çünkü büyümeyi ölümle birleştirdiler. 

Düşünülenin aksine çok küçük yaşlarda düşer ölüm kavramının ürpertisi ruhlara. Dalından kopup düşen bir yaprağın solukluğunda, ölü bir kuşun gözlerinin donukluğunda, en çok da “uzaklara gitti” denilen sevilenlerin sonu gelmeyen yokluklarında. Dilenenin aksine sıralı değilse de ölüm, küçük zihinlerin dokunulmazıdır minik bedenleri, yaşamda yol aldıkça büyümeyi bekler ayak izleri. Büyüklerinin yüzlerinde, kendi yüzlerine miras kalacak derin çizgilerdedir hep gözleri. Yine de ince ince sezerler, sanki bildiklerinden daha ötedir ölümün gizleri.

Çok uzakta değildir aslında…

“Çocukları küçük kurşunla öldürürler değil mi anne?” sorusunun ölümü öldürmeyen kahrında, küçücük bedenleri toprağa düşüren büyük kurşunların ahında gizlidir ötesi. Yurtsuz kalmış umutsuzların deniz kıyılarına vuran diyetlerinde, bebeklerin kanında bile paklanmayan insan niyetlerinde gizlidir hem ötesi hem berisi.

Hiç bitirilmeyecek bir yarışın henüz başındaki Berrin’in, Seyfi’nin ve nicesinin boynuna dolanan başarısızlık korkusunun ilmeğindedir. Kağıt toplayan Muhammed’in, otomobil tamir eden Bekir’in, merdiven altlarında iplik büken Veysel’in, zamansız nasır tutan ellerindedir.

Ayrıldığı nişanlısı tarafından katledilen on beş yaşındaki Hasret’in ihmal edilmiş çocukluğunda; sapkın babanın sapkın salyalarını sıvazlayan ruhsuz cüppelerin fetvalarında; organ mafyalarının, terör yuvalarının, porno tüccarlarının şeytani tuzaklarında ve bazen kadar çokça en güvenilenlerin kucaklarında gizlidir hepsi.

Velhasıl,

Büyümek istemiyorlar çocuklar, büyüyememek endişesinden.

Hani bildiklerinden değil, ince ince sezdiklerinden.

-Ölüm yanlış yapıyor.

-Nasıl yanlış yapıyor

-Çocukları öldürüyor.

-Ölüm nedir?

-Bir adam

-Ne tür bir adam

-Ölüm adam

-Nereden biliyorsun?

-Onu gördüm

-Nerede?

-Çimenlerde. Çiçek toplarken.