Ferda Hekimci // Gazeteci – Yazar
Bir kere talimat verilmişti…
Faiz düşerse enflasyon da düşerdi(?)
Ve kalem kırıldı…
Merkez Bankası’na talimatları uygulayacak bir başkan bulundu. Faiz önce 100, yetmedi 200 puan baz düşürüldü.
Bu yeni para politikası sonucunda olanlar oldu. Faiz düşünce dolar ve euro karşısında TL’nin değeri de iyice düşmeye başladı.
Aslında faiz düşünce enflasyon da düşecekti ya?..
TL’nin değeri düştükçe; doğalgazdan elektriğe, akaryakıttan, tarladaki gübreye, otomotiv sanayindeki çipe kadar dışa bağımlı ekonomide girdi fiyatları da arttı.
“Ne olduysa oldu, ama birşeyler oldu(!)”
Ve TÜİK’in açıkladığı Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) Ekim ayında yıllık yüzde 19,89, aylık yüzde 2,39 arttı.
Böylece TÜİK rakamlarına göre bile Ekim ayında son 19 yılın en yüksek enflasyon oranı yaşandı.
Ve dolar on bin liraya merdiven dayadı…
Merkez Bankası’nın yıl sonu dolar tahmini olan 9,22 ve enflasyon tahminini olan yüzde 17,63 oranları daha Ekim ayında tuzla buz oldu.
Zamlar adeta yağmur oldu yağdı…
Bakınız, Cumhuriyet’ten Miray Özbek’in haberine göre sadece Ekim ayındaki bazı zamlar şöyle sıralanmış:
1 Ekim: Ekim ayının başında benzine 29 kuruş, LPG’ye 71 kuruş zam geldi. Aynı gün sanayiye ve doğalgaz santrallerine uygulanan tarife yüzde 15 zamlandı.
2 Ekim: Mobil şebekelerden yapılan yurt içi aramalarda azami ücret 7 kuruş zamlanarak 80,64 kuruştan 87,53 kuruşa yükseltildi.
3 Ekim: Sigaraya, paket başına ortalama 1 lira zam yapıldı.
6 Ekim: Benzine 35 kuruş, gaz yağına 70 kuruş, motorine ise 41 kuruş zam geldi.
15 Ekim: Benzine bu kez 17 kuruş zam geldi. Motorin ise 41 kuruş zamlandı .
19 Ekim: Motorin 23 kuruş zamlandı.
20 Ekim: LPG’ye 20 Ekim’de 20 kuruş daha zam geldi.
25 Ekim: Benzin 44 kuruş daha zamlandı.
26 Ekim: Hemen bir gün sonra benzinin fiyatı 28 kuruş daha zamlandı.
28 Ekim: İstanbul’da ekmek yüzde 25 zamlandı. İstanbul’da ekmek artık 2 buçuk lira oldu.
31 Ekim: Elektrik üreten santrallerin kullandığı doğalgaza yüzde 47, sanayide kullanılan doğalgaza yüzde 48 zam geldi…
TÜİK’in Ekim 2021’de enflasyonu hesaplamak için sepetine koyduğu 415 maddenin 331’inin fiyatı zamlandı.
Bağımsız 20 iktisatçılardan oluşan (ENAGrup) verilerine göre ise, Ekim ayında tüketici fiyatları aylık yüzde 6,90, yıllık ise yüzde 49,87 oranında artarak yüzde 50’ye dayanmıştı!!
Son noktayı koyan simit oldu.
Ankara Pideciler Simitçiler ve Çörekçiler Esnaf Odası Başkanı Savaş Delibaş; “Biz dolarla maaş almıyoruz ama dolar ile tüketiyoruz. Simidin üstündeki malzemeler dolarla geliyor(!)” dedi…
Ve Başkentte sadece 100 gram olan simidin fiyatının 2,5 liradan, 3 liraya çıkarılması kararlaştırıldı.
Turbun Büyüğü Heybede
Aslında gözlerden kaçan önemli konu ise üretici fiyatları. Ekim ayında TÜİK’in açıkladığı yıllık Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) artışı 46,31 oldu.
Anlayacağınız, üretimdeki bu artışın önümüzdeki kış aylarında zam silsilesi halinde tüketiciye yansıması kaçınılmaz.
Üstüne üstlük sanayiye ve doğalgaz santrallerinin kullandığı doğalgaza bir ayda yüzde 60’ların üstünde zam yapılmasının doğurcağı maliyet enflasyonu da zam olarak tüketicinin yakasını bırakmayacak.
Diğer yandan her yıl Ekim’den Ekime belirlenen Yeniden Değerleme Oranlarına göre 2022’deki yeni oran yüzde 36,2 olacağı belli oldu.
Anlayacağınız, ücretler yüzde 19-20; vergi, ceza ve harçlar ise yeniden değerlendirme oranında yüzde 36,2 oranında artacak!
Kısaca turpun büyüğü daha heybede.
Demem odur ki; 19 yılın en büyük enflasyonun, olağanüstü ÜFE artışlarının, üretimdeki fahiş doğalgaz artışlarının; insaf sınırlarını aşan orandaki vergi, ceza ve harçların ceremesini çekecek olan tüketici için bu kış çok zor geçecek.
Ama bu ülkede, tüketicinin sesini ne duyan, ne de duyuran var …
Oysa esnaf direndi!
Pandemi koşulları demedi, kapanmaya karşı meydanlarda masasını, sandalyesini bile yaktı.
Feryat etti…Dertlerini dile getirdi.
Hatta esnafın içki satması yasaklanınca TESK Başkanı, otoriteye karşı çıkarak, “Esnaf içki satışına devam edecek” dahi diyebildi (!)
Eh sonuçta “yeterince olmasa bile” esnafa parasal yardım, borç ertelemesi, kredi desteği sağlandı…
Çiftçi direndi!
Üç on paraya satabildiği domatesi, hıyarı gözyaşlarıyla toprağa döküp, artan gübre, ilaç, tohum, mazotu protesto etti. Sonunda sağır sultan dahil derdini herkese duyurdu.
“Yetmese bile” hükümetten bazı destekleri sağlayabildi.
Sanatçı direndi!
Dernek dernek toplanıp, dertlerini meydanlarda şarkılarla, türkülerle dile getirdi.
Hakan Altuğ gitarını kırdı!
Yılmadılar…
Sonuçta belki “yetmese bile” sanatçıya “250 milyon TL’ye ulaşan destek verileceği” açıklandı.
İkizdere Cengiz’e direndi…
Yurtsuz öğrenci parklarda yatıp fahiş kiralık evlere direndi…
Eh, en son döviz büroları bile kepenk indirip eylem yaptı bu ülkede.
Peki ya dar ve sabit gelirli gelirli işçi, memur, emekli?
Son tahlilde yaşamını idame ettirmek için TÜİK enflasyonuna göre geliri artacak olup da; yaşanan fahiş enflasyona göre bedel ödeyerek, tüketmek zorunda olanlar.
Ya işsizler, garip, gurabalar; hayat pahallığının faturasını ödemek durumunda olan topyekun bütün tüketici kesimleri?..
Hayat pahallılığına karşı kim direnecek?
Tüketici haklarını kim savunacak?
Ne ses, ne de bir nefes.
Tık yok!
Orada kimse var mı!!..