*Yapılan zamlar ile birlikte yoksullaşan tüketici açlığa mahkum edilmiştir.
*Karaya vuran rant ve tüketim ekonomisinin ve döviz kuru yükselişinin faturası tüketiciye kesiliyor
Yeni yıla girerken, tüketicilere yeni yıl hediyesi olarak gelen zamlarda en büyük kalemi elektrik faturası oluşturmaktadır.
Elektrik ve Doğalgaz Temel Tüketici haklarından biridir. Elektriksiz ve doğalgazsız evlerde yaşamak mümkün değildir.
Gelen zamlar ile elektrik tüketiciyi çarpmıştır.
Elektriğe; 2021 yılının ilk üç ayında %6 ikinci yarısında 15,90 yıl sonu itibariyle ise %50 ila %125 arası zam gelmiştir. Bu tabloya bakınca son zam hesaplamasına istinaden 150 kw baz alırsak Örneğin 2021/Şubat ayında 150,00 Tl olan bir fatura şubat/2022 ayında 276,42 TL olarak tüketici tarafından ödenmek zorunda, bu hesaplamada 150 kw üzeri hesabı yoktur. Bu hesaba göre bir yılda tüketicinin elektrik faturasına %84,5 Zam gelmiştir. Bu oran Tüik’in yıllık Üfe oranı ile hemen hemen aynı. Aylık 150 kw üzeri elektrik kullanan tüketicinin halini anlatmak mümkün değildir.
Bu zamlar neden yapıldı, bir yılda elektrik üretim maliyet birimlerinde bu kadar artış oldu mu?
Soruyoruz neden, niçin, niye? Maliyetlerde bu artış yok ise bu zamlar neden? Bu artışlar doğru ise bu oranda maaşlar ve ücretlere de yansıması gerekmiyor mu? Güçlü olan şirketleri koruyup, tüketiciyi kendi kaderiyle baş başa bırakıyorsunuz.
Dağıtım şirketleri, Elektrik kaçaklarının önüne geçecek önlemleri almak, kayıplar için ise gerekli yatırımları yapmak yerine; zam taleplerinin karşılanması için lobi çalışması yaparak, kayıp ve kaçak bedellerini yine dürüst vatandaşın cebine yüklemektedirler. Üstelik de artık faturalarımızın ücret tarifesi içine gizlenerek.
Yeni Zamlarla birlikte 4 kişilik bir ailenin asgari yaşam standartları için tüketeceği varsayılan 230 kw/saatlik tüketim üzerinden aylık elektrik faturası 400,00 TL yi geçmektedir. Bu mudur,
Türkiye’nin çağ atlaması?
Bu mudur, haktan ve tüketiciden yana olmak?
Çekin artık elinizi cebimizden.
Ocak ayında okunan sayaçlar nedeniyle ödenecek olan elektrik faturalarının 31/12/2021 tarihine kadar olan tüketim tutarı eski fiyattan, 2022 de kullanılan ise yeni fiyattan hesaplanması gerekiyor. Ancak tüketicilere gelen faturalarda hiçbir ayrıntı bulunmamaktadır. Gelen faturaların içinden çıkabilmek için matematik profesörü olmak gerekiyor. Neden tüketicilere ayrıntılı fatura gönderilmemektedir.
Ödediğimiz faturaların enerji bedelleri içerisinde hangi kalemler vardır. Örneğin kayıp kaçak var mıdır? Var ise oran ve tutarı ne kadardır. Teknolojinin bu denli geliştiği bir çağda neden başkasının kullandığı elektriğin bedelini ödüyoruz.
Zam furyasından Doğalgaz da nasibini almış, kapıya dayanmış olan bu kış ayında, tüketici ısınamaz, soğuğa mahkum edilerek, aydınlatılamaz duruma düşürülmüştür.
Döviz kurlarındaki artışların, Uygulanan Tüketim Ekonomisi ve kamu yönetimindeki israflar nedeniyle artan Bütçe açığının faturası, yapılan zamlar ve artırılan vergiler aracılığıyla yine tüketiciye kesilmektedir.
Özelleştirmeler, tüketime dayalı ekonomi politikalar, yanlış enerji politikaları ve plansızlığın ülkemizi getirdiği nokta ortadadır. Önümüzdeki dönemlerde Elektrik ve doğalgaz ile diğer temel ihtiyaçlarımız olan birçok ürünün fiyatlarına artış olarak yansımaya devam edecek, yaşanan krizin daha da derinleşmesine neden olacaktır. Şubat döneminde ödenecek faturalar çok canımızı yakacaktır.
Gittikçe yoksullaşan Tüketici yapılan zamlar ile alım gücünün düşmesi nedeniyle açlığa mahkum edilmektedir. Tüketicinin gücü tükendi, ZAMLARI GERİ ALIN. Anayasanın 172. Maddesi gereği devlet tüketiciyi koruma görevini yerine getirmeli, Evrensel tüketici haklarımızdan biri olan Temel İhtiyaçların karşılanması sağlanmalıdır.
Har vurup harman savurarak, lüks yaşamlarını sürdürmek adına şirketlerini ve yatırımlarını doğru yönetmeyen/yönlendirmeyerek şirketlerini batıran bazı iş adamlarının şirketlerini kurtaran anlayış bunun faturasını tüketiciye kesemez. O zaman sormak gerekir, ekonomik krize giren Tüketiciyi kim kurtaracak? Yoksa vur abalıya siyaseti devam mı edecek.
TÜRK-İŞ (Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu) yaptığı araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 4.013,00 TL, olmuştur.
Gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 13.072,00TL dir. Görüldüğü üzere asgari ücretle bir ailede üç kişi dahi çalışsa yoksulluk sınırının altında kalıyor. Türkiye’de insanca yaşam hakkı sadece şirketleri kurtarılan patronlara mı ait? Bu rakamlar adaletsiz gelir dağılımının somut yansıması değil midir?
Tüketicinin maruz kaldığı yaşam koşulları “insana yakışır” olmaktan uzaklaşmıştır.
Acil Olarak Vatandaşlarımızın insanca yaşam standartlarına kavuşması için zamlar durdurularak, yapılan zamlar geri alınmalı, asgari ücret ve emekli maaşları yeniden güncellenmelidir. Elektrikte özelleştirilmeden geri dönülmeli, kamusal hizmet olarak vatandaşlarımızın ihtiyacı karşılanmalıdır. Özelleştirme devlete ve vatandaşa artı yük getirmiş ve getirmeye devam etmektedir.
Tek çalışanı olan ve asgari ücretle çalışan aileler ile emeklilere elektrik ücretlerinde indirim uygulanmalıdır.
YETER ARTIK USANDIK ZAMLARDAN BUNALDIK
YAŞASIN TÜKODER
YAŞASIN TÜKETİCİNİN ÖRGÜTLÜ MÜCADELESİ