Levent Küçük // Tüketiciler Derneği (TÜDER) Genel Başkanı
Sokağa çıkma yasağının gece saat 24.00’den sonra başlayacağının duyurulması sonrası market, fırın, tekel bayii vb işyerleri önünde yaşanan manzaralar ile alınan kararla ilgili düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
-Birincisi,
Uzun yıllardır sokağa çıkma yasağı uygulaması ile karşı karşıya değildik. Askeri ihtilaller ile nüfus/seçmen sayımı günlerinde (sayımlarda da önceden ilan edilerek) yaşadığımızı hatırlıyorum. Bu nedenle, yasağın başlamasına yaklaşık iki saat kala yapılan açıklama sonrası gösterilen panik havasını, insanların marketlere, fırınlara koşmasını (Salgın riski dışında) normal karşılamak gerekiyor.
-İkincisi,
İnsanların, ailelerin mutfağında, buzdolabında ne var ne yok, ne yiyorlar ne içiyorlar, ceplerinde ne kadar paraları var? Bilemiyoruz. Alışverişlerini peşin mi, Kredi kartı ile mi yapıyorlar? Bilemiyoruz. Ayrıca, sigara içki alışkanlığı olan kişiler olabilir. Kısacası, hepimizin ‘Tuzu kuru’ değil, ihtiyaç veya önceliklerimiz farklı olabilir. Bunların dışında, Türkiye’de iller ve bölgeler arası gelir dağılımı bozukluğununun var olduğunu ve büyükşehirlerde sadece zenginlerin yaşamadığını çok iyi biliyoruz.
-Üçüncüsü,
Sayın Sağlık Bakanı’nın saat 19.30 sularında yaptığı günlük açıklamada, sokağa çıkma yasağı uygulamasına ilişkin bir açıklama ya da buna ilişkin bir işareti olmamıştı. Ağırlıklı olarak sağlık çalışanlarının özlük haklarına ilişkin soruların yönelttiği toplantıda, günlük istatistiki rakamlar açıklanmış, önceki günlerdeki “Evde kal ve sosyal izolasyona dikkat et” ana temalı uygulamanın devam edeceği izlenimi verilmişti. Bu nedenle, ne oldu da sokağa çıkma yasağı uygulaması kararı alındı? Bilemiyoruz. Kararı ilk öğrendiğimde, Cumartesi Pazar günleri güzel havada insanları evde tutmak istiyorlar ve salgın riski açısından kontrolü elde tutmak istiyorlar diye düşündüm.
Bu açıdan, bu tür risk yönetimi dönemlerinde, yetkililerin açıklama yapma zamanlamasına da dikkat etmek gerekiyor.
-Dördüncüsü,
Marketlerden, market önlerinden sosyal medyaya yansıyan kavgalar dışındaki “Yurdum insanı” görüntüleri, bizleri hem güldürüyor hem de düşündürüyor. Az önce ifade ettiğim gibi herkesin önceliği farklı ve bunlar ülkemizin gerçekleri. Ayrıca, sosyal medyada mizah yeteneğimizin epey geliştiğini söyleyebilirim. Bilecik’te sokağa dökülen halka belediye tarafından “Biz Büyükşehir değiliz” şeklinde anons yapıldığını belirten paylaşım, beni de epey gülümsetti.
-Beşincisi ve en önemlisi,
Dünya ve ülke olarak zor günlerden geçiyoruz. Amacımız, bu zor günleri birey ve ülke olarak en az zararla atlatmaktır. Bu açıdan, her zamankinden daha çok hoşgörüye, anlayışa ve dayanışmaya ihtiyacımız bulunmaktadır.
Sağlıklı ve mutlu, güzel günlere hep birlikte erişmemiz temennisiyle, birlik ve beraberliğimizin daim olmasını diliyorum.
Son söz,
Sabır ve hoşgörüyle, evde kalmaya devam edelim. Bu arada aramızda kalsın, kahvaltı için ekmeğin pişmesini beklediğimi söyleyebilirim. Saygı ve sevgilerimle. 11.04.2020.