
Güldeğer Gökçek Varol // Tüketicinin Sesi Derneği Genel Başkanı
Taahhütlü aboneliklerde yaşanan tüketici sorunlarını değerlendiren Tüketicinin Sesi Derneği (TÜSED) Genel Başkanı Güldeğer Gökçek Varol; “Firmalar taahhütlü aboneliklerde tüketiciyi adeta sağılacak inek olarak görüyor” dedi.
TÜSED Genel Başkanı Gökçek Varol konuyla ilgili şu açıklamalarda bulundu:
6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da şekil ve şartları açık ve net olarak belirlenmiş “Taahhütlü Abonelikler”de (telefon, tv, internet vb.) tüketiciler firmaların keyfi/yanlış uygulamalarıyla karşılaşmakta ve mağduriyetler yaşamaktadırlar.
Abonelikte sunulan mal ve hizmetlerin tüketici ile, “abonelik sözleşmesi” kurularak yapılması zorunluluğunun dahi firmalarca çiğnendiğini TÜSED’e gelen tüketici şikayetlerinde tanık olmaktayız.
Abonelik sürelerinin tüketicinin talep ve onayı alınmadan uzatıldığı, sözleşme şartlarının firma tarafından fiili olarak yerine getirilmesinin mümkün olmadığı durumlarda dahi tüketicinin almadığı hizmete fatura çıkarıldığı, tüketicinin kullanmak istediği “cayma hakkı” talebine karşı sorun üretildiği, tüketiciye kullandırılan modem vb. malların iadesinde tüketiciye zorluklar yaşatıldığı, sözleşmelerin ve düzenlenen belgelerin bir örneğinin tüketiciye verilmemesi gibi pek çok şikayet tüketiciler tarafından TÜSED’le paylaşılmaktadır.
SÖZLEŞME DIŞI UYGULAMALAR MEVCUT
Telefon, tv, internet gibi abonelik hizmetlerinin başlangıç ve bitiş tarihleri sözleşmelerde kesin olarak belirtilmek zorundadır. Tüketiciyle yapılan bu tür sözleşmelerin süresi bir yıl (1yıl) dır. Sözleşmede yazsa dahi tüketici bir yıldan sonraki süreden sorumlu değildir. Sözleşme süresi sonunda tüketiciden açık talep ve onay almadığı halde mal ve hizmet sunmaya devam eden satıcı ve sağlayıcı, sunulan bu mal ve hizmet için hiçbir bedel talep edemez. Böyle bir durumda tüketicinin sözleşmeyi uzatma yönünde talep ve onayı olduğunu iddia eden firma bu iddiasını ispatla mükelleftir.
Ancak, TÜSED’e gelen tüketici şikayetleri gösteriyor ki firmalar, tüketiciden hiçbir talep ve onay almaksızın sözleşme sürelerini tek taraflı olarak uzatmakta ve tüketicinin onay verdiği iddiasını tüketiciye karşı ileri sürmektedir.
Bu noktada tüketicilerimize uyarımız, firmalarla kurmuş oldukları sözleşmelerin tarihlerini iyi takip etmeleri ve yasal sürelerini geçirmeden yeni dönemle ilgili istedikleri kararı kendilerinin vermeleri olacaktır. Ayrıca, kendilerine gelen mesaj ve müşteri hizmetlerinden aranmak suretiyle yapılan tekliflere anında “kabul” onayı vermemeleri ve sonradan pişman olacakları bir aboneliğe girmeden önce kendilerine düşünme payı bırakmalarını tavsiye etmekteyiz.
Bunlara ek olarak, tüketiciler için önemli bir diğer konu da sözleşme bitimine en az bir fatura dönemi kala, ki bu süreye kısaca en az bir ay diyebiliriz, tüketicinin firma tarafından süre hakkında uyarılması ve bilgilendirilmesinin yasal zorunluluk olduğudur.
VERİLMEYEN HİZMETLE “SEBEPSİZ ZENGİNLEŞME”
Tüketicinin yerleşim yeri değişikliğinde aboneliğini yeni yerleşim yerine taşıması halinde satıcı ve sağlayıcının sözleşmedeki şart ve usuldeki hizmeti tüketiciye aynen sunmak zorundadır. Altyapı eksikliği gibi firmadan kaynaklanan ve fiili olarak hizmet sunumunun mümkün olmadığı durumlarda tüketicinin herhangi bir “bedel ödemeden” aboneliği tek taraflı feshetme hakkı vardır.
Fakat yine gelen en yoğun tüketici şikayetlerinden biri de bu konudadır. Firmalar, adres değişikliklerindeki abonelik taşımalarında tüketiciye fesih sorunu yaşatmakta veya tüketiciye sun(a)madıkları hizmetleri faturalandırmakta veya tüketicinin önüne ağır cayma bedelleri koymaktadır.
Firmalar tarafından yapılan bu yanlışların “haksız kazanç” olarak değerlendirilmesi ve hatta “sebepsiz zenginleşme” dava konusu yapılması gerektiğini düşünmekteyiz.
Cayma şartları firmalar tarafından tüketicilere karşı adeta “şantaj” olarak kullanılmaktadır.
CİHAZ İADELERİNDEKİ BELİRSİZLİKLER CAN YAKIYOR
Aboneliklerde hizmetin verilmesi ve sürdürülebilmesi için hizmete ek olarak tüketicinin kullanımına sunulan modem benzeri cihazların kullanım şartlarının, taahhüt bitiminde iadesinin yapılacağı yerin, sürenin, şekil ve usulün sözleşmelerde mutlaka yazılması şarttır. Aksi takdirde bu konudaki belirsizlik firmalarca kötüye kullanılmakta, tüketicinin firmayla kurduğu iletişimde de konu hakkında tüketici yanlış bilgi ve yönlendirmelere maruz kalabilmekte ve hak kaybına uğrayabilmektedir. Ne yazık ki bazı firmalar, tüketici cihazları iade ve teslim etse dahi tüketiciye herhangi bir belge düzenlemekten kaçınmakta, bu cihazları tüketicinin iade etmediği, eksik teslim ettiği şeklinde kayıtlar tutarak, bedelini faturalara yansıtmaktadırlar.
Tüketiciler hizmete ek olarak verilen modem benzeri mal/malları eksiksiz olarak teslim ettiklerine dair bir belgeyi “mutlaka” almakta ısrarcı olmalıdırlar. Bu belge düzenlenmeden ellerindeki modem benzeri cihazları/aksesuarları teslim etmemeleri, sorun çıkaran firmalara karşı yasal teslim şartlarını oluşturarak teslim etmeleri, teslim edildiğine dair aldıkları bu belgeleri daha sonra çıkabilecek uyuşmazlıklarda lehlerine delil olarak kullanmak üzere saklamaları da tüketicilerimizin menfaatleri gereğidir.
TÜKETİCİ “SAĞILACAK İNEK” DEĞİLDİR!
Yukarıda saydığımız ve buraya sığdıramadığımız yoğun tüketici şikayetlerinden anladığımız ne yazık ki en hafif tabirle, taahhütlü abonelik hizmeti sunan firmaların tüketiciyi “sağılacak inek” olarak gördükleri yönündedir. Ancak bu, kabul edilebilir bir durum değildir. Tüketiciler, firmaların “var olabilmeleri” ve “varlıklarını sürdürebilmeleri için” olan bir “firma ortağı” gibi görülmeli ve firmalar tarafından hakları gözetilmelidir. Tüketicinin beklentisi olan “müşteri memnuniyeti” kavramının sözde değil, özde olduğu tüketiciye gösterilmelidir.
TÜKETİCİYİZ HAKLIYIZ AMA…
Taahhütlü abonelik sözleşmelerinin ve firmalarının yetkili kurum ve kuruluşlarca takibinin yapılması, denetlenmesi, gerekirse yaptırım uygulanması; tüketicinin haklılığını bilgi ve bilinçle perçinlemesi, mağduriyetlerde başvuracağı yasal hak arama yollarını öğrenmesi, tüketici sorunlarının azalmasına yardım edecek ve çözümüne çok büyük katkı sağlayacaktır.
Son olarak, tüketicilerin, 6502 Sayılı Kanun’un kendilerine sunduğu hakları öğrenmeleri ve kullanmalarının yanında, tüketici sivil toplum kuruluşlarına da başvurarak, yardım talep etmeleri, destek olmaları örgütlü ve birlikte güçlü savunma kalkanı oluşturmaya yardım edecek ve hak mücadelelerine önemli bir ivme katacaktır.