“Konutla Dolandırılan Hak Sahibi Platformu” temsilcilerine TBMM Genel Kuruluna konut dolandırıcılığı ile ilgili sunulan önerge ile ilgili düşüncelerini sorduk. “Vatandaş “Esenyurt’ta konutla dolandırıcılık var” diyerek çığlık atıyor” cevabını edindik.
Konutla Dolandırılan Hak Sahipleri Platformu Basın Açıklaması
Platform Başkanı Özlem Hanelçi
Platform Sözcüsü Fahri Kaygu
Devletin bir numaralı görevi yurttaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamasıdır. Bu görevin yerine getirilmesi, hukukumuzda kusursuz sorumluluk bağlamında tanımlanmıştır. Açıkçası, Devletin hiçbir özrü, bahanesi, gerekçesi dikkate alınmadan tüm yurttaşların can ve mal güvenliği sağlanacaktır. Devlet öncelikle bunun için vardır: “Bu amaçla devlet kurulmuştur ve ona vergi verilmektedir, askerlik yapılmaktadır ve sadakat bağı ile yükümlüyüz.
Esenyurt’ta Bulut inşaat isimli firma tarafından 2009’da yapımına başlanmış ve maket üzerinden konut tüketicisine pazarlanmış YAŞAM MERKEZİ isimli proje inşaatının arsası yolsuz tescil nedeniyle mahkeme kararı ile el değiştirdikten sonra inşaat yapımı durmuştur. O dönemde geçerli olan 4077 sayılı yasa gereği maketten kampanyalı satış yapan firma ticaret bakanlığına teminat vererek izin almak zorundaydı.
Bakanlığa verilmesi gereken teminatın verilmediğini konutlarını teslim alamayan tüketicilerin ödedikleri bedelleri de iade alamamasından anlıyoruz.
Tüketicilerin savcılık şikayeti ile müteahhit firma sahibi yargılanıyor. Peki müteahhidin yapmış olduğu, suç geliri sayılabilecek inşaatta ne oluyor?
Konut mağduru olmuş vatandaşların dolandırıcıyı dolandıran dolandırıcılar var diye isimlendirdiği olaylar zinciri tam olarak bundan sonra başlıyor.
Konunun endişe verici olan kısmı ise, konut tüketicisinin ödemeleri ile yapılmış olan projelerin inşaatları, silahlı çetelerce ya da mahkeme kararlarını silah gibi kullanan çeteler tarafından yerel yönetimden müteahhidin muvafakati olmaksızın aldıkları “kanuna aykırı yenileme ruhsatında müteahhit ismi değişikliği” ile yağmalanıyor.
Bunu gerçekleştirmek için kullandıkları yöntemse çok ilginç.
Çete liderinin yargılama dosyasına yansıyan telefon dinlemelerinden aynen aktarıyorum.
“Projedeki 100 kalan daire de satıldı mı hiçbir sıkıntımız kalmaz. Ondan sonra artık mudiler mecbur bizle yürümek zorunda anladın mı?” diyen çete lideri, tüketicilerden para toplayıp kendini tüketicilere borçlandırıyor. Alacak hakkına kavuşmak isteyen tüketicileri de kendisiyle iş birliği yapması için kandırıyor. Hatta bu nedenle iddianamede çete liderinin talimatı ile hareket ederek suç işlemiş konut mağdurları var.
İlginçlikler bu kadarla da kalmıyor.
Araç piyasasında bazı dönemlerde plakalı sıfır ismi ile satılan araçları görmekteyiz. Bunu taklit eden yağmacı çeteler projeden konutları iyi niyetli alıcılara satıp teslim etmeyerek vekaletle tekrar satış yapabilmeyi hayata geçirmek için 50 masalık ofis kurma planı bile yapmışlar.
Esenyurt’ta sadece bir firmanın bir projesinde yaşanan olayı iddianamelere yansımış olması nedeniyle örnek olarak sundum.
2 Temmuz 2020’de konut mağduru sorunun mecliste kurulacak bir komisyon tarafından araştırılması talebiyle İstanbul milletvekili Sn. Mehmet Akif Hamza Çebi TBMM Genel Kuruluna Önerge sunmuştu. AKP ve MHP’li üyeler tarafından teklif reddedildi. Teklife karşı söz hakkını kullanan Sn. vekil Mustafa Demir’e konut mağdurları tarafından sosyal medyada tepki yağdı. Çünkü bu sorun bir partinin sorunu değil ülkemizde yaşayan her partiye oy veren tüm vatandaşların sorunudur. Sorunun kaynağı olarak Mimarlar odasını gösteren Sn. vekil ayrıca müteahhitle sözleşme imzalayarak tacir sıfatı kazanmış arsa sahiplerinin mağduriyetinden bahsetmiştir. Konut tüketicisi vatandaşların en büyük tepkisi de buna olmuştur.
Maketten konut satmış firmaların yarım bırakmış olduğu projelerin müteahhidinin muvafakati olmaksızın, arsa sahipleri ve çeteler tarafından, yerel yönetimin kanuna aykırı olarak yenileme ruhsatında müteahhit ismi değişikliği yaparak verdiği ruhsatla iş birliği içinde silahlı çetelerce ya da mahkeme kararlarını silah gibi kullanan çeteler tarafından yağmalanması olayı mağduriyetlerin katlanarak artmasına neden olmaktadır.
Ülkemizde yaşayan vatandaşların hatta ülkemize güvenerek yatırım yapmış yabancı ülke vatandaşlarının mal güvenliğini sağlamak devletimizin ana vazifesidir. Konut Mağduru olmuş vatandaşlarımız Hukuk devleti olan devletimizin ve meclis genel kurulu üyelerimizin bu sorunu çözecek tedbirleri almak için bir an evvel harekete geçmesini temenni etmektedir.
Meclisin bu konuya dikkatini çekmek için İstanbul milletvekili Sn. Mehmet Akif Hamza Çebi 27 Ocak 2021’de aynı konuyla ilgili tekrar TBMM genel kuruluna araştırma önergesi sundu.
Sn. Milletvekili Mehmet Akif Hamza Çebi konuşmasının başında konuyu özetleyen şu cümleyi kurdu.
“21. yüzyılda Türkiye’de müteahhit arsa sahibi ve belediye üçgeninde vatandaşın doğrudan soyulduğu, dolandırıldığı en büyük soygun en büyük dolandırıcılıktır” dedi. Sadece bu cümle bile nesafet sahibi vekillerin bu konun araştırılması için destek vermesine yetecek bir cümleydi.
Peki ne oldu? Sn. siyasi partilerin temsilcisi milletvekilleri bu konuda neler söyledi? Milletin can ve mal güvenliğini sağlamanın Devletin görevi olduğu gerçeği ortadayken Sn. vekiller milletin haklarına sahip çıkmak için ne yapılması gerektiği konusunda neler konuştular?”
Sn. İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu
Verilen önergeyi desteklediklerini belirterek, “Devletin ve iktidarın bu konuda görevini eksik yaptığını görüyoruz. Ya da yapmadığını görüyoruz. Çünkü ortada kanunlar var” diyerek ilgili kanunları sıraladı. Takibat eksik yapıldığında vatandaşın uğraşamayacağı sorunlarla karşılaşıyoruz. Bütün bunlar vatandaşın şikayeti, peşine düşüp bir hukuk mücadelesine girmeden de devletin iktidarın dolandırılan vatandaşın yanında olacak şekilde bu takibatları yapması ve bu dolandırıcı hikayesini sonlandırıp mağduriyetleri de gidermesi gerekiyor. Tabi bu öncelikle bir zihniyet meselesi olduğunu ifade etmek lazım. Müteahhitten, tüccardan, şirketten, ticaretçiden değil vatandaştan halktan yana bir tutumla bu mümkün olu”r şeklinde konuyu ifade etmiştir.
Sn. Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ise
Hukukçu olmasının vermiş olduğu bilgi birikimi ile konunun hukuki boyutunu kürsüden dile getirerek verilen önergeye desteklerini sunmuşlardır. Müteahhit arsa sahibi ittifakı ile oluşturulan mağduriyetin nasıl oluştuğunu ise, kat irtifaklı tapularla müteahhit tarafından saf duygularla ev sahibi olmak isteyen vatandaşlara konutların satıldığını satışlar tamamlandıktan sonra inşaatı yarım bırakan müteahhidin ortadan kaybolduğunu, arsa sahibinin de müteahhidin edimini yerine getirmediği gerekçesi ile dava açarak devredilmiş tapuları iptal ettirdiğini açıklamıştır.
Verilen önergeye destek vermenin toplumsal bir sorumluluk olarak düşünülüp, tüm siyasi partilerin evet deyip bundan sonra yaşanacak sorunların önüne geçilmesi dileklerini aktarmıştır.
Önergeye karşı söz alan İstanbul Milletvekili Sn. Mustafa Demir
“CHP’nin önerisi doğrultusunda AK Parti adına söz almış bulunmaktayım. Satış vaadiyle yapılan ve özellikle bahsi geçen konut dolandırıcılığının yaşandığına dair şikayetler şüphesiz var ve kamuoyuna yansımıştır. Esenyurt Belediyesi’nin veya herhangi bir belediyenin imar mevzuatı dışında hareket etmesinin söz konusu olamayacağını düşünüyorum. Ayrıca tüketicinin korunması amacıyla sistemli ve kapsamlı bir düzenleme 2013 yılında yine bizim dönemimizde 6502 sayılı tüketicinin korunması kanunu çıkmıştır. Bu kanunda aslında konut satışını düzenleyen hükümler de yer almaktadır. Arsanın imara açılmasından inşaat iznin alınmasına şirketlerin kurulmasından belediyenin inşaatlara iskan ruhsatı vermesine kadar her adım bu mevzuatta vardır. Satış yönetmeliğine göre maketten ön ödemeli satışlarda bankadan garantörlük sözleşmesi ayrıca tamamlayıcı sigorta yapılması zorunludur. Bunlar tüketicinin mağdur olmaması için alınmış tedbirlerdir. Yapılan bütün işlemler kanunlara dayanmak zorundadır. Bunun dışında yapılmış işlemlerde muhakkak soruşturma açılmıştır, açılmaya devam ediyordur. Vatandaşlarımızın yaşadığı mağduriyetin farkındayız.
Mağduriyeti oluşturan sorunlar arasında; bunlardan birincisi sözleşme konusu gayrimenkulün ya hiç veya eksik olarak verilmesi tamamlanması, ikincisi teminat sağlama yükümlülüğünün şirketlerce yerine getirilmemiş olması, üçüncüsü mükerrer satışların yaşanması, dördüncüsü kredi kullanımı nedeniyle tapuların ipotekli olması, beşincisi kurumsal inşaat şirketlerinin yanında küçük şirketlerin kredi kullandıklarından dolayı tapuyu devir edememeleri ve altıncısı da yabancılara yapılan satışlarda ön ödemeli gayrimenkullerde ciddi sıkıntıların ortaya çıkmış olmasıdır.
Meclisimiz ön ödemeli gayrimenkul satışlarında yaşanan sorunların araştırılması ve alınabilecek önlemler için bir alt komisyon oluşturmuşlardır. Komisyonumuz bu konudaki çalışmaları devam etmektedir. Yaşanan mağduriyetler yargı makamına intikal etmiştir. Detaylı incelemeler ve yargılamaları da devam etmektedir. Yargılama sürecinde olan şu ana kadar iki şirkete kayyum atanmıştır. Diğer şirketlerde şahıslarla ya da kurumlarla ilgili sıkıntılar problemler devam etmektedir. Alt komisyonun raporları ve paydaşlarla yapılan görüşmeler ve istişare çalışmaları devam etmektedir. Genel kurulu saygıyla selamlıyorum” diyerek sözlerini bitirmiştir.
‘Konutla Dolandırılan Hak Sahipleri Platformu’ temsilcileri önergenin reddedilmesine üzülürken TBMM genel kurulunda söz hakkını kullanan tüm siyasi parti vekillerinin sorunun varlığını kabul etmesinden mutluluk duymuştur.
Önergeye karşı olan iktidar partisi Milletvekili Sn. Mustafa Demir’in bile maketten konut satışlarını düzenleyen kanunların kendi dönemlerinde çıkartılmış olduğunu ifade ederken 6 maddede çıkarılan kanunlara uyulmaması nedeniyle yaşanan problemleri sıralamıştır. Hatta bu nedenle bazı firmalar hakkında soruşturulma açıldığını bazılarına kayyum atandığını, bazıları için de sorunların devam ettiğini belirtmiştir.
Biz kayyum atanan firmalardaki problemlerin çözülüp çözülmediğini merak etmekteyiz.
Yargıya intikal eden sorunlu projelerde hak sahibi mağdurlar yönünden sorunların uzun yıllardır olumlu çözülmediğini zaten biliyoruz.
Hatta yargıya müracaat etmemiş binlerce konut mağduru olduğunu da biliyoruz. Bu kişilerden sadece bir tane örnek vermek gerekirse Sn. Tüketici Başvuru Merkezi Onursal Başkanı Aydın Ağaoğlu’na ulaşıp yardım isteyen yabancı uyruklu bir konut mağdurunun mesajını paylaşmak isterim.
“Merhaba Aydın bey
Benim ismim Ş……. yabanciğim
Ben Garanti koza Esenyurt konut mağduruyum. 2014 da garanti Koza Esenyurt dan iki daire peşin aldım ve hiç borcum yok. Daireleri teslim aldım. Ama sonradan bana ipotekli tapu verdiler. En son bana diyorlar ki dava aç ve kendileri bana avukat telefon numarası veriyorlar. Benim ne yapmam gerekiyor şimdi? Ben şu an İstanbul’dayım. Kaç avukatla görüştüm.
Benden daire fiyatı para talep ediyorlar. Ben güvenli bir hukuk bürosu arıyorum. Veya dava açayım mı acaba? Bu benim hakkım. Ben nasıl hakkımı alabilirim. Yalnız bayanım. Türkiye’de nasıl hareket edeceğimi bilmiyorum. Sizi haberlerde izledim.
Lütfen bana yardım eder misiniz?
Teşekkür ederim. 🙏Saygılar
Türkçem pek iyi değil, kusuruma bakmayın”
Konut mağduru kişinin mesajından anlaşılacağı üzere başına gelen olayla nasıl mücadele edeceğini bilemeyen binlerce çaresizlik içinde olan insanlar da var.
Ama yine de TBMM Genel kuruluna konunun Sn. İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamza Çebi tarafından getirilmesi, Sn. Aksaray Milletvekili Ayhan Erel ve Sn. İstanbul Milletvekili Ali Kenanoğlu’nun Genel kurula hitap ederek önergeye siyasi partileri adına desteklerini açıklamaları bizi mutlu etmiştir. Hatta önergeye karşı söz alan İstanbul Milletvekili Sn. Mustafa Demir’in yaşanan sorunları genel kurula hitaben sıralaması ve sorunu bildiklerini söylemesi iki duyguyu birden yaşamamıza neden olmuştur.
Sorunu hükümete duyurmuş olmamızın sevincini yaşarken önergeyi reddetmeleri ile Sn. Hükümet yetkililerinin şimdi sorununuzla uğraşamayız manasında vermiş oldukları cevap tüm konut mağdurlarının üzüntüsüne neden olmuştur.