Nihat Altay // Tüketici Hak Arama Derneği Genel Başkanı ve Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı
Son günlerde maksatlı veya maksatsız olarak, bilerek veya bilmeyerek “işsizler iş beğenmiyor” gibi sözlerle ülkemizde işsizlik sorunu itibarsızlaştırılıyor.
Bazı siyasetçiler, işverenler, troller aynı telden çalarak işsizlerin iş beğenmediğini iddia ediyorlar. Bu iddiayı ortaya atanlara sormak lazım!
4 milyon 362 bin kişinin tamamına yakınına mı iş buldunuz da beğenmediler?
Bir kaç tane menfi olayı genele nasıl yaydınız?
Dünyada 188 milyon işsiz var. Ayrıca 165 milyon kişi yeterli düzeyde ücret alabildiği bir işe sahip değil. 120 milyon insan ise iş aramaktan ümidini kesmiş. İşsizlikten dünya çapında 470 milyon insan etkileniyor. Türkiye’de ise her 4 gençten 1’i işsiz. Şunu açık ve net bir şekilde ifade etmek gerekir ki ülkemizde işsizlik had safhada. Ve bu güne kadar bütün bildiklerinizi bir kenara bırakarak, sadece sosyal medyada ki işçi ilanları sayfalarına bakmak, işsizlik sorununda ülkemizin ne halde olduğunu anlamak için yeterli olacaktır.
Ya üniversite mezunları.! İş bulmakta zorlanıyorlar. TÜİK ve İŞKUR verilerinin derlendiği Genç İşsizler Platformu Ekim Raporu’na göre 876 bin üniversite mezunu işsiz. Buna ek olarak iş bulma ümidini kaybetme, eğitime devam etme gibi nedenlerle de 1 milyon 317 bin mezun iş gücünde yer almıyor.
Ayrıca 1 yıldan fazla süredir iş arayan üniversiteli sayısı da 191 binden 217 bine çıkmış. Aylar hatta yıllar süren iş arayışlarının sonunda ise pek çok işsiz, ihtiyacı olduğundan dolayı en kötü şartlarda dahi iş beğenmezlik yapmayarak çalışıyor. Ancak geçen hafta ki yazımda belirttiğim gibi çalışanlar şikayetlerini resmi kuruma değil de bize yapıyorlar. Son birkaç ayda bana gelen şikayetleri sizlerle paylaşmak istiyorum.
• Bir markette çalışıyorum. Banka hesabıma aylığım asgari ücret üzerinden yatıyor. Ancak aylığın tamamını çektikten sonra belirli bir kısmını elden sahibine geri veriyoruz.
• Bir kafede 8 saat çalışıyorum, sigortam yok. Aldığım yevmiye 40 lira.
• Üniversite mezunuyum. Kurumsal bir firmada çalışıyorum. Asgari ücret alıyorum, sigortam var. Ancak çalışma saatlerim bazen 13 saati buluyor. Fazla mesai verilmiyor.
• Çalıştığı yerin ismini vermek istemeyen işçi “AVM’deki kafede saati 5 liradan çalışıyorum.
• Kahvede sabah 11:00 akşam 24:00 saatleri arası garsonluk yapıyorum. Aldığım yevmiye 60 lira.
• İnşaatta bedenen, sigortasız, sadece öğle yemeği verilerek sezonluk çalışıyorum. Yani bir kaç aylığına çalışıyorum, aldığım yevmiye 80 lira.
Şikayetlere yüzlerce ekleyebilirim. Bunları belirtmemin nedeni “iş beğenilmiyor” diye yazıp çizenlerin, çalışma şartlarının ne kadar ağır olduğunu görmeleri içindir. Yukarıda belirtilen şikayetler aslında sadece iş sorunu değil, iş verenlerin ahlaki sorumluluğunu da ön plana çıkarıyor. Bir işçinin işe ihtiyacı var diye o kişiye köle muamelesi yapmak; ahlaka, vicdana, insanlığa sığmaz.
Fark ettiniz mi? Devlet memurları ve bazı kurumsal firmalarda çalışanlar hariç, hiç kimsenin 40 yaşından sonra çalışmaya dair iş güvencesi yoktur. Günümüzde esnaflar, işletmeler ve şirketlerin tamamına yakını belli bir yaştan sonra personelini çalıştırmıyor. Ya çeşitli bahaneler üreterek işten çıkarıyor yada tazminatını verip kapının önüne koyuyor.
Garson tezgahtar, inşaat işçisi, şoför, özel güvenlik gibi mesleklere 35 yaşından sonra cv dahi kabul edilmiyor. Hiç bir geliri olmayan ve iş bulamayan vatandaş 60 küsur yaşına kadar ne yapacak? Kime mendil açacak? Kimden yardım isteyecek? Bu nedenle ekonomide yol alınmak isteniyorsa ilk öncesinde üretim ve işsizlik sorununu ortadan kaldırmak, sonrasında iş garantisi ve çalışma şartlarının düzeltilmesi gerekiyor.
TÜİK Verilerinin Şifreleri
Ülkemizde derinleşen ekonomik tablonun etkileri her geçen gün daha da ağırlaşırken, dün açıklanan verilere göre enflasyon kasım ayında yılın zirvesini gördü.
TÜİK verilerine göre enflasyon kasımda yüzde 2.3 oranında artarken, yıllık bazda yüzde 14.03 oldu. Merkez Bankası Para Politikası Kurulu’nun repo ihale faiz oranını (politika faizi) 475 baz puan artırarak yüzde 10,25’ten yüzde 15’e yükselmesine rağmen dolar kurunda ki artışın devam etmesi, TÜİK verilerine güvensizlikten kaynaklanıyordu.
Kamuoyunun tamamının TÜİK verilerine güvenmediği bir ortamda enflasyonun kasım da 2.3, yıllık bazda yüzde 14.03 gibi yüksek bir oranda açıklanması rekor olarak görüldü. Aslında rekor bir oran gibi görünse de hem kasım hem de yıllık bazda artış, bu günün zamlı fiyatlarına göre yine çok düşük bir oran. Ancak 14.03’ten şu mesajları çıkarabiliriz.
• TÜİK’in itibarını geri kazanma çabası.
• Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın değişim mesajı.
• 2021 asgari ücret zam oranının ortalama bu rakamla belirlenmesi.
• Patronların şeffaflık ve güven vurgusu.
• Vatandaşın yüzde 30’larda hissettiği enflasyonun tek rakamlı bir oranla geçiştirilemeyeceği.
• Döviz kurunda ki artışın önüne geçilememesi.
• Dövizdeki girdi maliyetlerinin artışı.