Büyükşehir yasası ile alınanlar kırsal mahalle ile geri verilmiyor

385

Murat KAPIKIRAN // TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı

(Yönetim Kurulu Adına)

BASINA VE KAMUOYUNA

Yapılan düzenleme ile Kırsal Mahalle olmak isteyen köylere, kamu tüzel kişiliğine sahip bir yerel yönetim birimi olan köy statüsü ve varlıkları geri verilmiyor. Milli gelirden en düşük payı alan toplum kesimi olan köylülere, yıllarca koruyup kolladıkları, ellerinden alınarak planlama kapsamına alınan, köy tüzel kişiliğine ait varlıklarının artan değerinden en küçük bir pay verilmeden, küçük avantajlar eşliğinde kamu tüzel kişiliğine sahip Mahalli İdare birimi olarak sayılmayan kentsel mahalle benzeri kırsal mahalle olabilecekleri bir seçenek gibi sunuluyor.

————————————————————————————————————————

KIRSAL MAHALLE TARIMSAL ÜRETİMİ DEĞİL ARAZİLERİN ARSAYA DÖNÜŞÜNÜ HIZLANDIRACAKTIR.

Tarihimiz boyunca yapılamayan toprak reformu ve tarım reformunun yapılması ve topraksız köylüye toprak vermek gerekirken, köy varlıklarının özelleştirilmesine yol açan Büyükşehir Yasası’nın her geçen gün daha görünür olan yol açtığı sonuçların üstü, Kırsal Mahalle düzenlemesi ile örtülmeye çalışılıyor. Nitekim düzenlemede kırsal mahalle olmayı talep edecek olan mahallelerin kamu arazileri ve köy statüsü varken köy ortak varlıklarının korunmasına veya iadesine ilişkin her hangi bir hüküm bulunmamaktadır.

Türkiye’de 1984 yılı Ocak ayında çıkarılan 2972 sayılı yasa ve Mart ayında çıkarılan 195 sayılı kanun hükmünde kararname uyarınca üç büyük kente; İstanbul, Ankara ve İzmir’e büyükşehir statüsü verildi. 1986-1988 döneminde beş büyükşehir belediyesi daha kuruldu. 1986 yılında 3306 sayılı yasa ile Adana, 1987 yılında 3391 sayılı yasa ile Bursa, 3398 sayılı yasa ile Gaziantep ve 3399 sayılı yasa ile Konya, 1988 yılında ise 3508 sayılı yasa ile Kayseri şehirlerine büyükşehir statüsü verildi. 1993 yılında yedi büyük şehir belediyesi daha kuruldu; Antalya, Diyarbakır, Eskişehir, Erzurum, Mersin, Kocaeli(İzmit) ve Samsun.

2007 yılında 2.294 olan belde/ilk kademe belediyelerinden 313 tanesi 6 Mart 2008’de yayımlanan 5747 sayılı “Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun” ile birleştirilerek 42 ilçe kuruldu. 2007’de 850 olan toplam ilçe sayısı 892 oldu.

Kabul tarihi 12 Kasım 2012 olan 6360 sayılı, “On Üç İlde Büyükşehir Belediyesi Ve Yirmi Altı İlçe Kurulması İle Bazı Kanun Ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”, 6 Aralık 2012 tarih 28489 sayılı resmi gazetede yayımlandı. Böylece Şanlıurfa, Hatay, Manisa, Balıkesir, Kahramanmaraş, Van, Aydın, Denizli, Tekirdağ, Muğla, Mardin, Malatya, Trabzon ve daha sonra Ordu ili de büyükşehir yapılarak toplam 30 İl’e büyükşehir statüsü verildi. 6360 sayılı kanunun yürürlük maddesi gereği, birçok hüküm, ilk mahalli idareler genel seçiminde kalan hükümler yayımı tarihinde yürürlüğe girmiştir. 2012’de 34.434 olan köy sayısı 30 Mart 2014 Türkiye yerel seçimleri ile yürürlüğe giren yeni büyükşehir yasası ile birlikte 18.214’e düşmüştür. Büyükşehir Belediyesi statüsü verilen 30 ildeki 16 bin 220 köy ve toplam 1.583 beldenin tüzel kişiliği kaldırılmış, 1.053 belde bir gecede mahalleye dönüştürülmüş, 27 tane daha ilçe belediyesi kurulmuştur.

6360 sayılı Kanun ile İl Özel İdarelerinin % 37’si, belediyelerin % 55’i, köylerin % 49’u kaldırılmıştır. Aşağıdaki tabloda; 2012, 2013 ve 2020 TÜİK verilerine göre il/ilçe merkezleri ve belde/köy nüfusları ile toplam nüfusa oranlarının 6360 sayılı kanunla bir gecede %22,7’den %8,7’ye düştüğü, belde ve köylerde yaşayan 10.545.502 kişinin artık şehirli sayıldığı görülebilir. 2020 verilerinde bu kez yasayla değil uygulanan politikalar sonucu yoksullaşma nedeni ile kır nüfusunun azalmaya devam ettiği görülmektedir.

KIR/KENT NÜFUSU VE TOPLAM NÜFUSA ORANLARI/TÜRKİYE- SEÇİLMİŞ YILLARA GÖRE

YIL TOPLAM NÜFUS İL/ İLÇE MERKEZLERİ % BELDELER/KÖYLER %

31.12.2012 75.627.384 58.448.431 77,3 17.178.953 22,7

31.12.2013 76.667.864 70.034.413 91,3 6.633.451 8,7

31.12.2020 83.614.362 77.736.041 93 5.878.321 7

KAYNAK:TÜİK

2012 yılında 6360 sayılı yasa ile büyükşehir belediyesi olan 30 İl’de yaşayan 58.053.547 yurttaşın % 18’i (10.403.262) kırsal nüfusu oluştururken, 2013 yılından itibaren büyükşehir belediyesi olan illerin kır nüfusları % 0 olarak yayınlanmaya başlamıştır.

2012 YILI KIR/KENT NÜFUS VE ORANLARI/30 BÜYÜKŞEHİR VE DİĞER 51 İL

2012 Yılı Toplam Nüfus 2012 Yılı Kır Nüfusu-Oran 2012 Yılı Kent Nüfusu-Oran

Büyükşehir olan 30 il 58.053.547 (%100) 10.403.262 (%18) 47.650.285 (%82)

Diğer 51 il 17.573.837 (%100) 6.775.691 (%39) 10.798.146 (%61)

Türkiye 75.627.384 (%100) 17.178.953 (%23) 58.448.431 (%77)

KAYNAK:TÜİK

2013 YILI KIR/KENT NÜFUS VE ORANLARI /30 BÜYÜKŞEHİR VE DİĞER 51 İL

2013 Yılı Toplam Nüfus 2013 Yılı Kır Nüfusu 2013 Yılı Kent Nüfusu

Büyükşehir olan 30 il 58.999.801 (%100) 0 (%0) 58.999.801 (%100)

Diğer 51 il 17.668.063 (%100) 6.633.451 (% 38 ) 11.034.612 (%62)

Türkiye 76.667.864 (%100) 6.633.451 (% 9) 70.034.413 (%91)

KAYNAK:TÜİK

KÖY VE MAHALLE

Anayasanın 127. maddesinde mahalle; yasa ile kurulmamış olması, kamu tüzel kişiliğine sahip olmayışı, kendilerine özgü bütçe ve personeli bulunmayışı nedeniyle mahalli idare birimlerinden biri olarak sayılmamış olduğundan, yerel yönetim birimi değildir. Mahalle muhtarlığı kurumunu düzenleyen 1944 tarih 4541 sayılı “Şehir ve Kasabalarda Mahalle Muhtar ve İhtiyar Heyetleri Teşkiline Dair Kanun”, gerekçesinde, mahalle yönetimi/muhtarlığı; belde hizmetlerinin görülmesinde idareye yardımcı bir kuruluş olarak öngörmüştür. Oysa Köy muhtarlığı; Anayasa’nın 127. maddesine göre; kamu tüzel kişiliğine sahip bir yerel yönetim birimdir. Bu nedenle kiralama, satış, vergi toplama, mahkemede temsil gibi birçok yetkisi bulunmaktadır.

Büyükşehir belediyesi olan illerin coğrafi sınırları içinde ki tüm yerleşkelerin yasa ile şehir alanı olduğunun ilan edilmesi, bu şehirlerde mevcut kırsal arazilerin ve tüzel kişiliğe sahip yerel yönetim birimlerinin bir gecede yok olacağı anlamını taşımayacağı coğrafik ve sosyolojik bir gerçektir. Kırsal alanlar, kentsel alanların aksine doğal ortam koşullarının insan etkisinden daha baskın olduğu coğrafi mekanlardır. Yerleşim zayıf, nüfus azdır. Bitkisel ve hayvansal tarım, ormancılık, toplayıcılık gibi birincil üretim süreçlerinin yaygın ve etkin olduğu bu alanlar, kentsel alanlardan kolayca ayrılmaktadır.

Avrupa Komisyonu, kırsal alanları, nüfus yoğunluğu, tarım ve doğal kaynaklar gibi tek boyutlu ölçütlerle değil, çok katmanlı, karmaşık, ekonomik, doğal, kültürel alanlar olarak tanımlamaktadır.

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), kırsal alanları, insan-mekân ilişkisini öne çıkartarak “aritmetik nüfus yoğunluğu” ölçütlerine göre tanımlamaktadır. Sınırları belirli bir alanda yaşayan nüfusun, o alanın yüzölçümüne (km2 ) bölünmesi sonucunda kilometrekare başına düşen nüfus miktarı belirleyici bir ölçüt olmaktadır. Buna göre bir alanda kilometrekare başına düşen nüfus miktarı 150 kişiden az ise o yer kırsal alan olarak nitelendirilmektedir.

Avrupa Birliği (AB) de aynı yöntemi kullanmaktadır. Bir ilde/ilçede yaşayan toplam nüfusun % 50’den fazlası kırsal alanlarda yaşıyorsa ve o alanlarda kilometrekare başına düşen nüfus 150’den az ise bu iller ya da ilçeler “Ağırlıklı Olarak Kırsal” yönetsel bölge olarak, nüfusun % 15-50 arasındaki kesimi köylerde ve kırsal nitelikli belediye yönetsel alanlarında yaşıyorsa bu yönetsel bölgeler “Önemli Ölçüde Kırsal” bölge olarak tanımlanmaktadır. Bir yönetsel bölgenin/bölümün toplam nüfusunun % 15’inden azı kırsal yerel birimlerde yasıyorsa buralar “Kentselliği Baskın Bölge” olarak tanımlanmaktadır. 2012 yılı verilerine göre kırsal nüfus oranı % 1-12 arasında değişen; İstanbul, Ankara, Kocaeli, İzmir, Eskişehir, Bursa, Adana, Gaziantep, Kayseri illerinin kentselliği baskın yönetsel bölge olarak nitelendirilmesi mümkündür.

Kentselliği baskın yönetsel bölgelerde bulunan kırsal bölgeler de ağırlıklı kırsal ve önemli ölçüde kırsal bölgelerde olduğu gibi niteliklerine uygun olarak yönetilmelidir.

Köyler mahalle statüsüne dönüşmeden önce, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 27. maddesinde yer alan hükümlere ve Plansız Alanlar İmar Yönetmeliği mevzuatına göre yapılaşmaktaydı. Köy yerleşim alanı ve yerleşik alan sınırları dışında köy idari sınırları içindeki tarım arazileri, ovalar, meralar, yaylalar, su havzaları, göl kenarları, kıyı alanları, orman alanları ve sit alanlarında ki yapılaşmalar söz konusu yasa ve yönetmeliğe tabiydi. Bu alanlarda İmar Kanunu’nda yer alan denetim, düzenleme ve yaptırım yetkileri İl Özel İdarelerindeydi. Bu dönemde, gerek köylerin yerleşim alanlarında, gerekse köylerin yerleşim alanları dışında ancak köylerin idarî sınırları dahilinde ki tarım alanlarında (ovalarda), meralarda, yaylalarda, su havzalarında, göl kenarlarında, kıyı alanlarında, orman alanlarında, sit alanlarında; mesken, turistik ve ticari amaçlı pek çok tesisin (yapının) mevcut olduğu öteden beri bilinmektedir. Denetim, düzenleme ve yaptırım yetkilerini kullanmakla “görevli olan” İl Özel İdarelerinin, bu görevlerini “gereği gibi” yerine getirdiklerinden bahsetmek güçtür.

KÖYLER MAHALLE OLUNCA NELER OLDU?

6360 sayılı kanunda mahalle olan köylerdeki yapılara ilişkin olarak, 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 27. maddesinde yer alan hükümlere ve Plansız Alanlar İmar Yönetmeliğine uygun olmayan, İl Özel İdarelerinin denetim, düzenleme ve yaptırım yetkilerini kullanmadıkları yapılar için “ruhsatlandırmış sayılma” şeklinde yeni bir düzenleme yapıldı.

İmar Kanunu’nun 21. maddesinde düzenlenen “Yapı ruhsatı” ve 30. maddesinde düzenlenen “Yapı Kullanma İzin Belgesi” ne karşılık gelecek şekilde 6360 sayılı Kanun’da düzenlenen “ruhsatlandırılmış sayılma” biçiminde kanun çıkarıldı. Böylece tarımsal vasfı korunacak olan arazilerde mevcut imara aykırı yapılar hukuki güvenceye kavuşturulmuş, böyle olmakla kalmamış, geçiş döneminde eskisinden daha fazla yapı inşa edilmiş tarım arazileri talan edilmiştir. Mahalleye dönüştürülen köy ve beldelerin ortak mülklerine el konulmuş. İşletmeler, araziler, gayrimenkuller gibi ortak varlıklar, köy tüzel kişiliğine ait olan tüm taşınmazlar, belediye ve mülki idarelerce devralınmıştır. Kamu orta malı olan meralar, yaylak, kışlak ve umuma ait çayırlar, 6360 sayılı kanunun 16. Maddesi hükümleri gereğince, 4342 sayılı mera kanunu uygulamaları devam etmesi gerekirken ÇŞB ve belediyeler tarafından yapılan imar planları kapsamında amaç dışı kullanımlar ve tahsis amacı değişikliği yoluyla vasıflarının değiştirilmesi artarak devam etmektedir.

Elektrik su gibi altyapı hizmetlerinin maliyetleri artmış, köy içi yerlerin kentsel arsa statüsüne dönüşmesiyle çevre ve temizlik vergileri gelmiştir. Çiftçi, daha önce ödemediği birçok yeni maliyetle karşılaşmış, bu durum köyü terk etmeyi hızlandırmıştır. Birçok mera satılmış ve bazıları da imara açılmıştır. Küçük ve orta ölçekli tarım işletmeleri tarım yapamaz hale gelince terk edilen tarım arazileri ve meralar yüksek bir hız ile tarım dışına çıkarılmaya başlanmıştır. Uygulamalar artan bir ivmeyle bugün de devam etmektedir.

KIRSAL MAHALLE

TBMM’de kabul edilen ve 16 Ekim 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan 7254 sayılı “Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” ile mahalleye dönüştürülen köy ve beldelerle ilgili belli şartları sağlamak ve başvuru yapmak koşulu ile köy ve beldelere “kırsal mahalle” olma hakkı getirildi. TBMM Genel Kurul’da neredeyse tartışılmadan geçti.

7254 sayılı kanunun 10. Maddesi ile 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununa bir ek madde (Ek Madde-3) eklenmiştir.

“EK MADDE 3 – Köy veya belde belediyesi iken mahalleye dönüşen ve büyükşehir belediyesi sınırları içinde bulunup sosyo-ekonomik durumu, şehir merkezine uzaklığı, belediye hizmetlerine erişebilirliği, mevcut yapılaşma durumu ve benzeri hususlar dikkate alınarak ilgili ilçe belediye meclisinin kararı ve teklifi üzerine büyükşehir belediye meclisinin en geç doksan gün içinde alacağı karar ile kırsal yerleşim özelliği taşıdığı tespit edilen mahalleler, kırsal mahalle kabul edilir. Bu belirlemenin mahalle düzeyinde yapılması esastır. Ancak; tamamı kırsal mahalle olarak tespit edilmeyen diğer mahallelerde de on bin metrekareden az olmamak kaydıyla kırsal yerleşik alan belirlenebilir. Kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan vasfı bu fıkrada belirtilen usulle kaldırılabilir.

Büyükşehir belediyesi, birinci fıkra uyarınca ilçe belediyesinden gelen teklifi aynen veya değiştirerek kabul edebilir ya da reddedebilir.

Kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan olarak belirlenen yerlerde; gelir vergisinden muaf esnaf ile basit usulde gelir vergisine tabi mükellefler tarafından bizzat işyeri olarak kullanılan bina, arsa ve araziler ile mesken amaçlı kullanılan binalar ve zirai istihsalde kullanılan bina, arsa ve araziler 29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununa göre alınması gereken emlak vergisinden muaftır. Bu yerlerde, ticari, sınai ve turistik faaliyetlerde kullanılan bina, arsa ve araziler için emlak vergisi %50 indirimli uygulanır. Kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan olarak belirlenen yerlerde, 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu uyarınca alınması gereken bina inşaat harcı ile imarla ilgili harçlar alınmaz; anılan Kanuna göre alınması gereken diğer vergi, harç ve harcamalara katılma payları %50 indirimli uygulanır. Bu yerlerde içme ve kullanma suları için alınacak ücret en düşük tarifenin işyerleri için %50’sini, konutlar için %25’ini geçmeyecek şekilde belirlenir. 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca bilanço esasına göre defter tutan mükellefler için bu fıkrada belirtilen muafiyet ve indirimler uygulanmaz.

3/7/2005 tarihli ve 5393 sayılı Belediye Kanununun 12 nci maddesinin yedinci fıkrası ile 31/8/1956 tarihli ve 6831 sayılı Orman Kanununun ek 17 nci maddesi hükümlerinden yararlanan yerler; kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan olarak belirlenmesi halinde bu madde hükümlerine aykırı olmayan hak, sorumluluk ve imtiyazlardan faydalanmaya devam ederler.

Bu madde uyarınca kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan olarak belirlenen yerler hakkında 12/11/2012 tarihli ve 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun geçici 1 inci maddesinin 15. ve 29. fıkraları uygulanmaz.”

Bileşenlerin katılımcılığı sağlanmadan çıkarılan yasa, ilgilileri tarafından yeterince anlaşılmaktan uzaktı ve birçok belirsizliği de beraberinde getiriyordu. Ortak mülkler geri verilecek mi? Belediye hizmetleri devam edecek mi? Başvuru için bir süre sınırlaması var mı?

Ek Madde de görüleceği üzere kırsak mahalle ve kırsal yerleşik alan olmak üzere iki yeni statü oluşmuştur. Yasa da başvurulara ilişkin belirlenmiş bir süre sınırlama düzenlemesi yoktur. Meralar, işletmeler, gayrimenkuller gibi ortak varlıkların bağlandıkları belediyelerden köy tüzel kişiliğine veya beldeye geri verileceğine dair düzenleme yoktur.

Kırsal mahalle düzenlemesi ile kamu tüzel kişiliğine sahip bir yerel yönetim birimi olan köy statüsü geri verilmemektedir.

Yeni düzenlemenin sağladığı faydaları değerlendirdiğimizde vergi, su bedeli ve bazı harçlardan muaf olunacağı veya indirim uygulanacağı, gelir vergisinden muaf esnaf ile basit usulde gelir vergisine tabi mükellefler tarafından bizzat işyeri olarak kullanılan bina, arsa ve araziler ile mesken amaçlı kullanılan binalar ve tarımsal üretimde kullanılan bina, arsa ve araziler 29/7/1970 tarihli ve 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanununa göre alınması gereken emlak vergisinden muaf olacağı, ticari, sınai ve turistik faaliyetlerde kullanılan bina, arsa ve araziler için emlak vergisinin yüzde 50 indirimli uygulanacağı, 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu uyarınca alınması gereken bina inşaat harcı ile imarla ilgili harçların alınmayacağı, alınması gereken diğer vergi, harç ve harcamalara katılma payları yüzde 50 indirimli uygulanacağı düzenlenmiştir.

İçme ve kullanma suları için alınacak ücret en düşük tarifenin işyerleri için yüzde 50’sini, konutlar için yüzde 25’ini geçmeyecek şekilde belirlenir. 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu uyarınca bilanço esasına göre defter tutan mükellefler için bu fıkrada belirtilen muafiyet ve indirimlerin uygulanmayacağı, köylere hizmet götüren İl Özel İdareleri 30 büyükşehirde yeniden kurulmadığından hizmetlerin Belediyeler tarafından götürülmeye devam edeceği düzenlenmiştir.

BÜYÜKŞEHİR YASASI TARIMA ZARAR VERMİŞTİR.

2012’de yapılıp yürürlüğü 2014’de başlayan Büyükşehir Yasası ile köy ve beldeler mahalleye dönüştürülerek köylüye, kırsalda yaşayanlara, tarımsal üretime geri dönüşümsüz zararlar verilmiştir. Ekilen tarım arazileri ve kırsal nüfus azalmış, Çiftçi Kayıt Sistemine kayıtlı çiftçi sayısı bir milyondan fazla azalmış, kırsalda yaşayan yurttaşların kazanılmış hakları ve köy tüzel kişiliğinin kamu orta malları (mera, yayla, otlak, kışlak) ellerinden alınmıştır. Kırsal Mahalle ve Kırsal Yerleşik Alan düzenlemeleri ile vergi, harç ve su konusunda bazı indirimleri kapsayan çok küçük avantajlar sağlayarak tarım kesimini tarımsal üretime tekrar kazandırılmasının mümkün olamayacağı bilinen bir gerçektir.

KIRSAL MAHALLE DÜZENLEMESİ YETERLİMİDİR?

Düzenleme ticari, sınai ve turistik faaliyetlerde kullanılan bina, arsa ve araziler için emlak vergisinin %50 indirimli uygulanacağını, Kırsal mahalle veya kırsal yerleşik alan olarak belirlenen yerlerde, alınması gereken bina inşaat harcı ile imarla ilgili harçların alınmayacağını, alınması gereken diğer vergi, harç ve harcamalara katılma paylarının %50 indirimli uygulanacağını, bu yerlerde içme ve kullanma suları için alınacak ücret en düşük tarifenin işyerleri için %50’sini, konutlar için %25’ini geçmeyecek şekilde belirleneceğini düzenlemiştir.

Görüleceği üzere tarımsal üretim ve çiftçiyi öncelemekten çok, kırsalda ticari, sınai ve turistik yatırımları ve son yılların gözde sektörü inşaat yatırımlarına ilişkin vergi ve harç indirim ve muafiyetlerini kapsamaktadır.

Büyükşehir yasası 30 büyükşehrin köylerinde işlevini tamamlamış kent çevrelerinde yeni inşaat rant alanları oluşturmuş, meralar ve tarım arazileri talan edilmiş, tarım arazilerinin vasıfları değiştirilmiş, büyük şirketlerce ucuza toplanmış, operasyon tamamlanmıştır. Bu süreçte köylü, oluşan kazançtan hiçbir yarar sağlayamadığı gibi daha da yoksullaşmıştır.

2010 yılında 3.800 USD olan tarım nüfusu başına düşen Milli Gelir 2011’de 4.000 USD’nin üzerine çıkmış, 2012’de 4.100 USD’yi aşmıştır. Kasım 2012’de kabul edilen kanunu izleyen yıllarda tarım nüfusu başına düşen Milli Gelir hızlı düşüş göstererek 2018 yılında dip seviyeyi bulmuş, 2020 yılında 2930 USD olmuştur. Kişi Başına Düşen Milli Gelir 2013 yılından bu güne sürekli azalarak 2020 yılında 8.599 USD olmuştur. Günümüzde tarım nüfusunun kişi başına düşen milli gelir düzeyi ülke ortalamasının 1/3’i olmaya devam etmektedir.

Büyükşehir yasası ile kağıt üzerinde tarım nüfusu azaldı. Fakat azalan bu nüfusun milli gelirden aldığı payın artması sağlanamadığı gibi, yapılan kırsal mahalle ve kırsal yerleşim düzenlemeleri de çözüm olmayacaktır.

Yapılan düzenleme bu haliyle, 8 yıl boyunca kaybolan köy ekosistemini, tarımsal üretim kültürünü, tarım arazilerini, tarımsal yapıları, meraları, yaylak, otlak, kışlak ve hazine arazilerini yani kırsalda ki kamu varlıklarını geri getiremeyecektir.

“Kırsal mahalle” ve “kırsal yerleşik alan” düzenlemeleri yeterli değildir. Tarım kesiminin Büyükşehir Yasası ile elinden alınan hakları ve varlıkları iade edilmelidir.

Kaybedilen doğal varlıklar, tarımsal üretim kültürü ve gıda egemenliğidir.