Bütün Oylar Sizin Olsun!

181

Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkan Vekili ve Erzurum Tüketici Hak Arama Derneği Genel Başkanı Nihat Altay

Acımız çok büyük, 10 ilimizde, 15 milyon canın doğrudan etkilendiği ve binlerce binanın yıkıldığı depremde, Türk halkı devletiyle el ele vererek acının yaralarını sarmaya çaba gösteriyor. En menfur detay ise göçük altında insanlar yardım beklerken cumhuru ve milleti fark etmeksizin siyaset yapma telaşına düşmedir! Bakın ülke olarak elini taşın altına koymayan tek bir kişi yoktur, hiç bir şey yapamayan dahi bir mesaj mutlaka atmıştır. Birlik ve beraberliğimize en fazla ihtiyaç duyduğumuz dayanışmayı siyasi hesaplarınıza heba ederek sen, ben, o ayrımını bari bu zamanda yapmayın!

Deprem bölgesinde ilk gün 10 bin arama kurtarma ekibi, ikinci gün destekle birlikte 20 bin, üçüncü gün 60 bin, dördüncü günden itibaren 100 binin üzerinde uzman ekiple çalışma sürdürüldü. Tabi bu sayılardan yola çıkarak devletin müdahalede yetersiz ve geç kaldığı gibi eleştiriler yapılıyor. 10 il, 15 milyonun üzerinde can, 550 km karelik bölge ve binlerce yıkık binaya karşı bu eleştirileri yapanlar iyi niyetli değildir. Bölgede elektrik, doğalgaz yoktur. Yeterli sayıda iş makinesi, projektör, jeneratör olmadan, ağır hava şartları ve lojistik normal seyrine dönmeden ilk gün 100 bin kişi destek olarak gitse ne fayda sağlanabilirdi? AFAD çalışanlarının sayısı 100 bine çıkarılsa, 100 yılda bir gerçekleşen büyük depremlere karşı bu kadar personele ne gerek var, diyenler olacağı da ayrı bir tartışma konusu.

Senin için bunları yazmak kolay diyenler olabilir, ancak dünyanın en gelişmiş ülkelerinde dahi bu tür geniş alanda yıkımın gerçekleştiği depreme karşı son 5 gündür yapılanlardan fazlası olmazdı. Çöken 10 bine yakın binaya karşı 100 bin kurtarma ekibi de olsa lojistik, iş makineleri, jeneratör, projektör gibi gerekli teçhizat olmadan ilerleme sağlanamazdı.

Askerlerin arama kurtarma çalışmalarına neden katılmadığına dair tepkiler var. Bölgede aktif görev yapan kaynaktan edindiğim bilgiye göre, depremden sonra Suriye’deki terör örgütünün karakollarımıza saldırı içerisinde olduğuna dair istihbarat aldıklarını, bu yüzden askerlerin sınırda teyakkuz halinde olduğu aktarıldı.

Bu günler birlik ve beraberlik ruhunu bozmamalı, devlet millet el ele dayanışma içinde olmalıyız. Yaralar sarıldıktan sonra daha geçen yıl inşa edilen ve yıkılan binalara karşı denetimlerin neden yapılmadığı, deprem şartnamesinde 25 birimden daha düşük betona neden izin verildiği ve bu müteahhitlerin yargılanmasını takip edeceğiz.

Yardımın Markası Olur mu?

Deprem olduğundan beri ülkenin dört bir yanından yardım talepleri gerek ilgili kurumlara, gerekse STK’lara iletiliyor. Gönderilen, nakit ve araç gereçlerin yanında, ilkokula giden bir çocuğun kışlık montunu “onların bizden daha fazla ihtiyacı var,” diyerek göndermek istemesi, 5 yaşında ki çocuğun oyuncak bebeğini göndermesi, yorgandan, soğana kadar varlıklı, dar gelirli her bireyin elinden geleni yapması yurdum insanının merhametini, hümanitesini bir kez daha ortaya koydu.

Ancak başta Haluk Levent’in Ahbap Derneği olmak üzere, pek çok STK ve bazı belediyeler kullanılmış kıyafet ve battaniye tarzı malzemeleri kabul etmediklerini, yardım yapmak isteyenlerin sıfır ürün almaları gerektiğini belirttiler.

Allah aşkına bu nasıl bir açıklamadır! Afet bölgesinde ki insanların bir parça ekmeğe, suya ihtiyaç duyduğu, hatta oradaki kaç kişinin ayağında bırak ayakkabıyı terlik dahi olmadığı, yüzbinlerce insanın soğukta hastalanma riski ile karşı karşıya kaldığı bir zamanda ev hanımının yıkanmış, ütülenmiş 2 kazağından birini göndermesini kabul etmiyorlar. Bunun yanında 2 bin adet polar, atkı, bere ve eldivenin üzerinde bira markası olduğu gerekçesiyle kabul edilmediği iddiasını düşünmek bile istemiyorum.