Nihat Altay // Tüketici Hak Arama Derneği Genel Başkanı ve Tüketici Birliği Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı
Bilindiği üzere 2021 için yeni belirlenecek asgari ücret görüşmeleri 4 Aralık’ta başladı. 7 milyona yakın işçinin gözü kulağı Asgari Ücret Tespit Komisyonundan çıkacak karara odaklanmış durumda. Pandemi sürecinin de yoğun etkisiyle ekonomik verilerin olumsuz seyrettiği günümüz şartlarında, komisyondan çıkacak karardan işçilerin beklentisinin çok yüksek olduğunu belirtmek isterim. Hayat şartlarının her geçen gün daha ağır bir hal aldığı bu süreçte işçiler insan onuruna yakışır bir ücret bekliyorlar.
Gerçekten de asgari ücret insan onuruna yakışan geçim kaynağı değil. Kira, elektrik, su, gıda, giyim fiyatlarına hiç değinmeden birkaç gün önce TÜRK-İŞ’in yaptığı araştırmanın sonucunu paylaşmak istiyorum. Araştırmaya göre “2020 Eylül ayı sonucu baz alınarak dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı “(açlık sınırı) 2 bin 447 lira 72 kuruş.” Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise “(yoksulluk sınırı) 7 bin 973 lira 2 kuruş”. Bu rakamlardan anlaşılacağı üzere bırakın 300-500 gibi fiyat artışını, en az 5 bin gibi bir rakam belirlenmesi gerekiyor. Ancak geçmiş yıllardaki komisyon kararlarından edindiğimiz tecrübeyle 3 bin liraya dahi razı olarak, “buna da şükür” diyecek hale geldik. Gerçeği belirtmek gerekirse asgari ücretin 3 bin liradan daha düşük olacağını tahmin edenlerdenim.
Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, 28 Aralık 2019 tarihinde asgari ücretin düşük bir oranda belirlenmesinin ardından şu açıklamayı yapmıştı. “Söz verdiler, gelecek yıl her iki tarafın anlaştığı rakamlar üzerinden konuşacağız”. Sayın Bakan’a bu sözleri hatırlatır, asgari ücretin insan onuruna yakışır bir şekilde belirlenmesini tüm ülke olarak bekliyoruz. Asgari ücret artışı, “firmaların üzerine yük olacak, 4 kişi çalıştıran esnaf, işçi sayısını 3’e düşürecek” gibi söylemler artık ilgi çekmiyor. Asgari ücret artışı; satıcı ve sağlayıcı noktasında oluşacak fiyatların yükselmesine ve işsizliğin artmasına yol açacağı, kıdem tazminatından genel sağlık sigortasına, işsizlik maaşından doğum borçlanmasına kadar birçok alanı etkileyeceği düşünülüyorsa, o zaman gerek vergi indirimi, gerekse teşvik noktasında hükümet yetkilileri ellerini taşın altına kaymalıdırlar.